İnegölspor tribünlerine asılı gördüğüm bu pankart, üzerinde çok düşünülmesi gereken,
açıklama gerektiren ve son yıllarda gördüğüm en mesaj verici pankarttı benim için. İçerisinde
şehir olmaya duyulan özlem duygusundan tutun da haksızlığa uğranılmış olma hissiyatı, geri
kalmayı asla kabullenememeye kadar onlarca şeyi barındıran bir pankarttı bu. Aslında durum,
pankartı astıran, asan, yaptıran destek olan ve bu pankarta katılanların düşündüğü gibi değil.
Kentleşme ekonomisi, arazi kıymet takdiri ve çevre ekonomisi konuları uzmanlık alanımdır
oradan biliyorum. Nasıl mı? Anlatayım.
Şehir olmak beraberinde avantajlar getirdiği gibi dezavantajları da getirir. Şehir ekonomisinin
daha büyük olma ihtimali vardır. Ama büyük ekonomi, her zaman herkese eşit fırsat tanımaz.
Gelir dağılımı, büyük ekonomilerde daha küçük yerleşim birimlerindeki kadar düzenli
değildir. Şehir olmakla göç alma beklentisi yüksektir. Mahalli özelliklerini kaybetme riski
çoktur. Şhir olmayan yerleşim birimlerindeki büyük sermaye sahipleri her zaman bulundukları
yerin şehir olmasını isterler ve bunda oldukça talepkârdırlar. Büyüyen ekonomide kendilerine
açılacak fırsatlar da büyüyecek demektir. Değişmeyen gelirle, şehir oluvermiş ilçede orta ve
alt gelir grubundakiler çok zorluk çekerler. Herşeyin daha pahalı ve kent ile ilgili yeni
vergilerin kapıda olacağını söyleyebilirim. Yavaş yavaş stadyumun içine doğru geliyorum.
Stadyumdaki futbol seyircisi, ister kabul et ister etme, orta ve düşük gelirlidir. En azından
Türkiye’de kesinlikle böyledir. Maç biletleri pahalılaşmış olsa da diğer harcamalardan
fedakârlık edip stadı dolduran kişilerdir bunlar. Oransal olarak söylüyorum tüm bunları.
Varlıklı olup da stada gelen de vardır tabiiki. Ama şurası açık ve net ki “Valisiz Vilayet”
pankartının hemen arkasındakiler ve pankartı asanlar kesinlikle yukarıda bahsettiğim
gruptandır.
Kimsenin hevesini kursağında bırakmak istemem ama ilçe olarak kalıp, İnegöl gibi
“endüstrileşmiş” bir yerleşim biriminde yaşamak çok daha avantajlı. En azından orta ve düşük
gelir grupları için bu kesin böyle. Duymaz mıyız “İstanbul memur için sürgün yeri” diye?
Tam da durum böyle işte.
Bu yazı İnegöl’lü bir hemşehrimin eline geçer mi bilemiyorum ama şehir olma sevdası sana
kaybettirir. Bilim böyle der. Amerika’da 4000 km yol yapmış birisi olarak söylüyorum. Los
Angeles sınırları otomobille 4-5 saatte geçiliyor. Los Angeles’ı baştan sona geçecek olursanız,
kent merkezini aratmayacak kadar gelişmiş Town’lardan (Kasaba) geçiyorsunuz. “Ama şehir
olamazsak futbol takımı gelişmiyor yerinde sayıyor” derseniz Başakşehir örneğini vereyim.
Hatta İngiltere’den İspwich Town takımını örnek vereyim. Ardışık olarak 3.Lig ve 2.Lig
şampiyonu olup Premier Lig’de oynamışlardı. İspwich Town efsanesi yazıp aratırsanız
bilgilere ulaşırsınız.
Anlatmak istediğim, hayatta herşey mümkün. İyi bir idareci grubu, iyi bir yerel yönetim,
paydaşların el ele vermesiyle hem futbolda hem ekonomide hem de ilçenin gelişiminde herşey
mümkün. Düşünsenize Bursa İnegöl arası iyi bir planlamayla birleşmiş. İrili ufaklı pek çok
cazibe alanı oluşturulmuş, sürdürülebilir bir metropol olmuş. Bundan kim zararlı çıkar? İnegöl
mü Bursa’mı? Her ikisi de kazanır. Kazan Kazan yani. Şehir olmakta diretmek yerine
beraberce metropol olmak evladır. İşte o zaman gerçek anlamda bir “derbi maçı” keyfi
yaşanır.

Maça gelirsek, İnegölspor’un yaratcılık eksikliği var. Hücumda bu tekdüzelikle bir yere
varılamaz. Bursaspor’un iyi analiz edilmediği de ortada. Defansta iki tane kule var, sürekli
orta sahadan defansa orta yapılıp duruldu. Tüm toplar bizim defansta eridi.
Bursaspor’a gelince, son haftalara bakıp bir takma ad verilecekse “zor maçların takımı”
diyebilirsiniz. İyi konsantre olup maça iyi hazırlanılırsa galip gelebilen bir takım hüviyetinde.
Önceki yazılarda Hasan Ayaroğlu’nu konuşmaya başlayacağız demiştim. Öyle de oluyor.
Enver Cenk Şahin’in yokluğunda dümene geçip iyi idare ediyor. İlk iç saha maçında vitesi
daha da yükseltecektir.
Bursaspor’un artık kolay maçı yok, hepsi dişli rakiplerle. Ama bundan korkan da yok artık.
Çünkü son haftalardaki oyunuyla, zor maçların takımı olduğunu bizlere gösteriyor.