Milli Takım’ın elde ettiği iki galibiyetle cebine koyduğu Almanya bileti, bana göre çok farklı açıdan değerlendirilmeli. Bize iki şeyi yeniden hatırlattı. Birincisi ayrı yerlerde olsak da ulus için bir araya gelebiliriz. İkincisi azmin önemi. Bunların her ikisi de kalıplaşmış ve bilinen şeyler ancak sık sık hatırlamamız gereken şeyler de aynı zamanda.

İsmail Yüksek kendisi de vurabilecekken Cenk’i gördü ve boş kaleye yuvarladığı topta golü bulan Cenk İsmail’i sırtında taşıdı. Halbuki takımda Cenk İsmail’in ağabeyi durumunda. Yine FB’li İsmail Yüksek ile GS’li Kerem Aktürkoğlu’nun mükemmel uyumu. Hatta maç içinde birbirlerini alınlarından öpmesi, bana yanlış mı görüyorum dedirtti. Halbuki son derece sıradan olan şeyleri bile ne kadar unutmuşuz ki bize şimdi bu davranışlar tuhaf geliyor.

Hırvatistan maçı ise tam bir azim ve kenetlenme örneğiydi. Fizik ve teknik kapasite olarak güçlü ama eksikleri olan bir takımla kendi evinde karşılaşıyor oluşumuz, bizim de skora etki edecek eksiğimizin olmayışı şartları eşitliyordu maç öncesinde. Hırvatistan Hırvatistan’dır. Hele kendi evinde aslan kesilirler. Dolayısıyla gösterilmiş olan cansiperane oyun ve azim, neredeyse içerideki Letonya maçından daha az pozisyonla kapatmamıza neden oldu.

Toplumumuzun unuttuğu ama aklından çıkarmaması gereken derslerdi bunlar. Bir araya gelirsek farklı düşünsek de kazanacağız. Azmedersek yılmazsak yine kazanacağız. Unuttuklarını hatırla (Samet). Eski dost, seni yarı yolda bırakmaz (Yunus Akgün). Hastalananların olacak ama iyileşecekleri günleri hayal edeceksin (Cenk Tosun). Fragman harikaydı (Montella ile el ele tribünleri coşturma) ama sen filmin sonunu hayalet (Bütün takımın seyirciyle bütünleşmesi).

Tüm bunlar olurken yeni bir Yüzyıl hayalini kuracaksın…