Anavatanı Akdeniz olan enginar, kurban etme ve bereket sembolü olarak görülürdü. On altıncı yüzyıl Avrupası’nda ise soyluların favori yiyeceklerindendi. Dünyanın en eski şifalı bitkilerinden biri sayılan enginarı İspanyollar 1600 yılında Kaliforniya’ya götürür ama 1920’lere kadar Amerikalılar tarafından rağbet görmez. Ancak bu tarihten itibaren Kaliforniya’nın çiftlik bölgelerinden biri olan Castroville, kendisini “dünyanın enginar merkezi” ilan eder.

Tarih boyunca Mısırlılar ve Avrupalılar enginarın cinsel gücü artırdığına, gebe kalmaya yardımcı olduğuna inanmışlardır. Yunanlar ve Romalılar ise enginarı vücutta düzen sağlamak ve mide bozukluklarını düzeltmek için kullanmıştır. Enginar ayrıca yılan ısırmaları, anemi, ödem (şişkinlik), kireçlenme ve kaşıntıyı tedavi etmek için de kullanılır.

Bu bitkinin, modern bilim tarafından teyit edilen ve ana maddesi sinarinden kaynaklanan kan temizleyici ve idrar söktürücü özelliklerinin yanında bir de Rönesans’ta ve hatta daha sonrasında gördüğü rağbete büyük oranda katkıda bulunan afrodizyak özellikleridir.

Karaciğer dostu olarak bilinen enginar düşük kalorili, kolesterol düşürücü, bağışıklık sistemini güçlendirici haliyle sağlıklı beslenmek isteyenlerin yemek listesinde genellikle ilk sıralardadır. Yine de mineral zengini, lifli bu değerli besinin bazı kişiler için alerjik etkilerinin olabileceğini de akılda tutmak gerekir.

Enginarla ilgili ilginç bir bilgi de; Kaliforniya’da “Dünyanın enginar merkezi” olarak bilinen Castroville’de her yıl enginar festivali düzenlenir. Bu festivalde de bir enginar kraliçesi seçilir. Tarihteki ilk enginar kraliçesi ise Norma Jean isimli genç kadın olmuştur. Norma Jean o günlerde henüz ünlü değildir ve adını Marilyn Monroe olarak değiştirmişti.