Cumhurbaşkanımızın göreve başlama törenini izledim. Oryantal bir havada dualarla başlayan süreç, klasik müzik orkestralarının da katkısıyla bir şölene dönüştü. Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın özünü anlatan bir törendi. Cumhurbaşkanımıza kolaylıklar dileriz.

Benim odak noktam tören katılımcıları idi. Savaşa tutuşmuş Ermenistan ile kadim dostumuz Azerbaycan devlet başkanlarının katılımı, Afrika’da ne kadar mazlum devlet varsa onların ya devlet başkanları ya üst düzey temsilcileri, Nobel Ödüllü Bilim Adamı Aziz Sancar, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Abdullah Gül ve daha birçok kişi.

Uzlaşmak isteyen ne kadar insan ve ülke varsa oraya toplanmıştı. Ben İsveç Devlet Başkanı olsam bu davete icabet ederdim. Neden mi? Uzaktan sevmek olmaz, böyle önemli bir günde gelip gönül alacaksınız. Bu coğrafya gönül coğrafyasıdır. Sizinki soğuk bir coğrafya ama iklim bile değişiyor ne yazık ki siz soğuk kalamazsınız. Gelin kaynaşın, ama önce terörden kendinizi kurtarın.

Batı Dünyası’nın Türkiye’den hiçbir beklentisi yok anlaşılan. Bunu nasıl okumalıyız? Türkiye’nin doğru yolda olduğunu gösteriyor bence. Batı Avrupa’nın aksine, sömüre sömüre bitiremediğiniz Afrika’nın büyük bölümü salondaydı. Beklentileri büyüktü. Türkiye’ninki gibi bir yürüyüş istiyorlar, Türkiye ile beraber yürümek istiyorlardı. Öğrendik ki çoğu da vakti zamanında Fransız sömürgesiymiş. Hal böyle olunca Fransızlar’ın bundan rahatsızlık duyması normal. O zaman şöyle mi düşünmeliyiz? Dünyaya özgürlükleri kazandırmış, insana insan gibi yaşamayı sağlamış, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramları yaratmış 1789 yılındaki Fransız Devrimi'nden sonra yayımlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin çıkış noktası olmuş bir ülke, Afrika’yı uluslararası ticaret adı altında sömürmeye devam mı etmek istiyor?

Ne acıdır ki yanıt evet. Uluslararası hukuk ve kalbimizdeki hukuk paralel hareket etmiyor.

Bu kötü uluslararası hukukun kökenleri hangi doktrine dayanıyor diye bir araştırma yaptım. Karşıma Henry Kissinger çıktı. Onun 1970 yılındaki demeci bugünü daha iyi anlatıyor:

“Kendi halkının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasını neden oturup izlememiz gerektiğini anlamıyorum. Meseleler Şili’li seçmenlerin kendi kendilerine karar veremeyecekleri kadar önemli.” 

Kissinger şimdilerde 100 yaşına basmış eski ABD Dış İşleri Bakanı ama bıraktığı politika, Bismarck’ın “realpolitik” anlayışını acımasızca pratiğe döken bir politika ve hâlen dünya ülkeleri olarak bu sarmaldan kurtulmaya çalışıyoruz.

Bunu tersine çevirmeye çalışan birkaç büyük ülke lideri var. “Yoldaş Maduro” bunlardan biri.