Seçimlere artık çok az süre kaldı. 6 Nisan’dan beri 13 anket yapılmış. “Areda Survey” dışında seçimin ilk turda biteceğini açıklayan anket şirketi yok. Areda, büyük farkla Cumhur İttifakı’nı işaret ediyor. Hepsinde de “kararsız oylar” ya da “diğer oylar” %1-2 bandında değişiyor. Anket sonuçlarına göre seçimler ikinci tura kalıyor. Peki bunu nasıl okumalıyız? Cumhur ittifakının ikinci turda galip gelebilmesi, ilk turda %45 civarında oy almasıyla yakından ilgili. 13 anketin 6 sında %45 civarı öngörülüyor. 7 ankette %40’lar civarında oy oranı var. O halde ilk turdan sonra önemli ölçüde netleşecek durumlar var.

Millet ittifakı şaşırtıcı bir şekilde sıradan bir kampanya yürütüyor. Seçime 15-20 gün kala soğan fiyatlarını işaret ettiler. Ben bunu anket sarhoşluğuna bağlıyorum. Cumhur ittifakı her gün bir proje açıklıyor. Cumhurbaşkanlığı’na aday muhalif ittifaktan beklenen, bu projelerin nasıl daha iyi olabileceği ile ilgili bir kampanya olmalıydı. “Bilimle ureteceğiz, kazanacağız” denildi tek bir bilimsel veriye dayalı politika önerisi yok. Örneğin TOGG’mu çıktı gündeme, “daha uzun pil ömürlü bir teknoloji geliştireceğiz bunun altyapısı hazır” denebilirdi. TOGG, AK Parti’nin tapulu malı değil. Fabrikayı ziyaret edebilirsiniz. “Eksikler var bunları tamamlamamız gerek. Biz bunun için geliyoruz diyebilirsiniz.” Örneğin insansız hava aracı mı geldi gündeme? Baykar Teknoloji’yi ziyaret edip bir brifing te siz ya da kurmaylarınız alabilir. Ama Baykar’ı eleştirerek kampanyaya başlamışsanız bu da zor tabi. DEVA Partisi’nin notu çok fazla kırılmıştı İHA’ları eleştirdiğinde. He açıklanan projeyi geliştirici ekipleriniz danışmanlarınız olmalıydı. Menzil, yakıt, sürdürülebilirlik, enerji çevrimi gibi onlarca konuda “geliştirici-iyileştirici teknolojileri biz yapacağız” deyip “işte bunlar da danışmanlarımız” diyerek çalışacağınız kişileri lanse edebilirdiniz.

Almanya nükleer enerjiden vaz geçti, biz inşa ediyoruz. Bu konu kampanyada yok henüz. Bunun üzerine gidip de “Türkiye’nin %10’luk enerji açığını kapatıp şu projeyi hayata geçireceğiz” deseniz seçim ilk turda garantilenebilir.

Bir de 300 Milyar Dolar meselesi var.  Böyle bir bedeli Türkiye’ye getireceğim dediğinizde biraz sallamış oluyorsunuz. Bir kere “doğrudan yatırım” olarak gelmesi imkansız. 300 tane Volkswagen fabrikası kurulması demek? Hadi böyle bir para getirildi diyelim. O halde “portföy yatırımı” olarak gelecek. 300 Milyar Dolarlık portföy yatırımı karşılığında ne teminat verilir hiç düşündünüz mü? Kim kime bu kadar büyük bir meblağı bedavadan garanti edebilir? Akdeniz’den uzaklaş, şunu serbest bırak, ötekini Türkiye’ye getir vs vs…

Nerede tam bağımsız Türkiye?

Dolayısıyla 300 Milyar Dolar kampanyası güvenlik açıklarıyla dolu.

Soğan fiyatları önemli tabi. Bu tür fiyat dalgalanmaları bir gerçek. Ama bu eleştiride de uyumsuzluklar var. Ürün fiyat dalgalanmalarının önüne geçecek ve gıda enflasyonunu engelleyecek kısmi üretim planlamasını öngören yasa meclisten geçti. Yasa meclisten geçerken ortalık ayağa kalktı. Niye? Bunu ben de anlamadım. Sorun tarımsal ürün fiyatlarındaki dalgalanmalar değil miydi? Bunu düzenleyecek yasa üretildi işte.

Anlatmak istediğim, anket sarhoşluğu sebebiyle, soğandan siyaset yapılıyor. Anket sonuçlarına odaklanmış, seçimi garanti gören, çok başarısız kampanya yürüten bir muhalefet var.