Futbolun ya da turnuvalı tüm spor dallarının yazılmamış kanunları vardır. Bunlardan birisi de transfere para harcamış takımların kollanması ile ev sahibi takım avantajıdır. Gerçekten de transfer şampiyonu takımların elemeli maçlarda üst turlara çıkışı için üstü kapalı elinden geleni yapar hakemler. Bir diğer kollama da maçlar bir ülkede oynanıyorsa ev sahibi ülkenin üst turlarda olması için yapılır. Kapitalist sistem gereği, ligin ya da turnuvanın izlenebilirliğini arttırmak, reklamcıları ve sponsorları mağdur etmemek mantığı hakimdir burada. Bu nedenle pazar günü öğleden sonra Timsah Arena’da oynanan maçtaki ilk sözümüz hakem Yunus Emre Çakar’a olur. Orta Hakem Y.E. Çakar, maça bahsettiğim yazılmamış kanunların hülyasıyla başladı. Herhalde gençliğinde Olcay Şahan’ı seyretme fırsatı olmamış ki “kudretli transfer yapan Afyonspor’u kollamalıyım” güdüsüyle takdir haklarını hep Afyon’dan yana kullandı. İlk otuz dakikada saç baş yoldurttu desek yalan olmaz. Bu dakikalarda iki ayrı hatalı görüşüyle Afyonspor’lu ileri uç adamlarının Deniz Aydın ile baş başa kalmasına neden oldu. Hasan Sabri Karaca’nın penaltısını vermeyip; Afyonspor’lu Eray Akar’ın topu hiddetle tribünlere ulaştırmasını geçiştirdi. Mars’ta hayat olsa bu pozisyona sarı kart verilirdi. Ondan sonra ne mi oldu? Orta Hakem Y.E. Çakar’ın hülyası bitti ve ideal yönetime geri döndü. Bunu sağlayan neydi peki? Bizim çocukların mücadele ruhu…

Gelelim bizim çocuklara. Bizim çocuklar onurlarıyla mücadele ettiler. Önceki yazımda İsmail Ertekin hocanın devre arasını çok iyi değerlendirteceğini yazmıştım. Nitekim öyle olduğu ortaya çıktı. Tüm cephelerde iyi işleyen bir Bursaspor vardı sahada. Koşan, mücadele eden ve hırsla dolmuş Bursaspor’un oyunu, adeta afyon yutmuş hakem triosunu ideallerine döndürüyordu. H.S.Karaca’nın hücuma getirdiği zenginlik, Çağatay Yılmaz’ın mücadelesi, Deniz Aydın’ın harika kurtarışları ve geriye kalan futbolcularımızın aidiyet duygusunun geri gelmiş olması, beni sevindiren konulardı. Ben özellikle Bursaspor kaleci antrenörlerine parantez açmak istiyorum. Bursaspor’un harika iki kalecisi var ve geleceğimiz emin ellerde. Yetiştirenlere, emeği geçenlere teşekkürler…

Global futbol seyircisi heyecan arıyorsa Bursaspor maçlarına gelsin. Bıyıkları yeni terleyen gençlerin mücadelesini ve son dakikalardaki heyecanına ortak olsun. Futbolun yazılmamış kurallarının sıra Bursaspor’a gelince nasıl işlemediğini anlamak için son dakikaları izlesin. Dünyanın her tarafında değişmez bir şey vardır. Son dakikalarda skor avantajını elde etmiş olan takımlar oyunu rölantiye alırlar. Hakemler de bunu görür ve maçı belirli bir süre uzatırlar ya da sarı kart verirler. Enver’e sarı kart verildi. Niye topu tribünlere vurdu diye. Peki Eray Akar’ın vurduğu top? O maçın başındaydı diye mi? Altı dakika uzatma gösterildi bu da gayet haklıydı. Peki 6 yerine neden 10-15 dakika daha fazla oynandı maç?

Maçı 1-1’e getiren golden sonra, Kubilay’ın Bursaspor ileri uç adamlarının golden hemen önceki pozisyonda topu köşe bayrağına götürüp süreyi eritmeyişine darlanıp haklı azarlamasına mı üzülürsünüz, Afyonspor gol atınca 150 kişinin dünya kupası finali kazanmışçasına sahaya doluşmasına mı şaşarsınız bilemem ama,

Küme düşeceksek böyle onurlu mücadelemizle düşelim. Sahada gözleri kör olmuş gözler, iyi niyetimizi görmese de futbolun ilahları görüyordur / görecektir. .