Eski Yunan’da tiyatral oyunu beğenmeyenler ağır adımlarla antik tiyatroyu terk ederlerdi. Günümüze gelindiğinde de pek değişen bir şey olmadı. Bir tiyatrocu arkadaşım, en kötüsünün seyircinin salonun en sağından en soluna ve oradan da arkaya geçip salonu terk etmesi olduğunu; bunun “senin/sizin oyunculuğunuzu beğenmedim” anlamına geldiğini söylemişti. O dakikadan sonra ne bende ne de salondaki diğer seyircilerde heves kalıyor diye dertlenmişti. “Tüm bunları yaşamamak için elimden geleni yapıyorum” diye de eklemişti.

Oyunda bir heyecan olmasa da canla başla mücadele etmek ve seyirciye kendinizi affettirmek, topluluk önünde yapılan icralarda büyük önem taşır. Ne yazık ki Bursaspor’lu oyuncular da böyle tiyatral bir duruma geçtiğimiz hafta Arnavutköy Belediye maçında şahit oldu. Sahadaki kötü ve isteksiz oyun, son derece beyefendi bir protestoyla yanıt buldu. Seyirci kısaca “böyle olmuyor beyler” dedi ve terk etti.

Bursaspor, diğer takımların form tutmasıyla gerilerde kaldı. Vasat başladığı ligin ilk yarısını küme düşme potasının içinde tamamlamak üzere. Bu ligin zayıf takımlarının, ligin ortalarında yer alan takımlarından puan/puanlar çalabileceğini önceki yazımda belirtmiştim. Geçtiğimiz haftasonu, Sivas Belediye’nin Erzincanspor maçından çıkardığı 1 puan ve Isparta 32’nin Afyonspor’dan çıkardığı 1 puan bu tür puanlardandı.

Son iki maçtan çıkarılmış sıfır puan ile Cumartesi günü Timsah Arena’da Şanlıurfa’yı ağırlıyoruz. Rakibimizin son iki maçından çıkardığı puan ise 6. Umut yok mu? Var. Bu maçı savunma futbolu ve nitelikli bir mücadele ile çevirebiliriz. Deplasmanda oynuyor gibi sabırla savunma yapıp; her bir duran topu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Arkadaşının yaptığı hatayı düzeltmek için harekete geçen, limitlerini zorlayan ve kendini affettirmek isteyen gençler görmek isterdim bu haftasonu.

Biz fakir bir takımız. O halde ekmeğimiz umut… Kısacası umut fakirin ekmeğidir.