Çocukluğumuzda mahallede zengin gibi davranan ya da zengin çocuk görmek pek mümkün olmazdı. Etrafınızda ahenk, içinizde de yaşama sevinci varsa, ki o dönemler bundan bol bir şey bulamazdınız, fakirliğin öyle korkunç ve tahammülsüz bir şey olmadığını anlardınız. Fakirlik deyince, onun da kendine özgü imtiyazları vardı.

Benim çocukluğumun belli başlı imtiyazı özgürlüktü.

Bunu siyasi manada kullanmıyorum ya da düşünmüyorum. Siz de öyle düşünmeyin. Siyasi manadaki özgürlük ne yazık ki tekdir ve onu elde eden, geriye kalanların gözünün yaşına bakmaz. Çocukluğumdaki özgürlük anlayışım, buradakiyle tamamen farklıdır. Asla bu cinsten değildir. En büyük farkı, onu bana kimsenin vermemiş olmasıdır. Onu aniden kendi içimizde buluşumuz, dallarda meyveye yatmış çiçekler ve sarımtırak yapraklarının altında dinlenelim diye sabırla büyümesini beklediğimiz çınar kadar gerçektir.

Küçüklüğümde ilk defa tanıştığım özgürlükle etrafımdaki herşey değişiverdi. Sanırım büyüyordum. Ne acıdır ki büyüdükçe onun kayboluşuna da şahit oluyordum. Bunun hayatın karşı konulamaz bir gerçeği olduğunu, çok geçmeden anlayacaktım. Birdenbire fark ettiğim ve sonra da kaybettiğim özgürlüğün bana kazandırdığı şeyler, hayatımın hazinesi oldu. Her kaybediş bir öğrenme olsa da ne çocukluktaki yoksulluklar ne de bugünkü zenginlikler, onun mucizesiyle doldurduğu seneleri benden bir daha alamadılar.

Özgürlük bana hiçbir şeye sahip olmadan ve hiçbir şeye aldırmadan yaşamayı öğretti.

Bugün, saniyeler içinde kazanıp, saniyeler içinde tükettiklerimiz, çocukluğumuzdaki özgürlüğün gidişi kadar acı vermiyor. Şimdilerde daha rahat ve konforlu bir ortamda olduklarını sananlar, aslında çocukluğumdaki özgürlüğü tadamayanlar. Sonsuz sayıda varlığa sahip olanlarsa, özgürlüğü aslında hiç bilmeyenler.

Maalesef sahip olunan eşya sayısının az, sahip olunan duygu miktarının fazla olduğu bir dünyadan; sahip olunan eşya sayısının fazla, duygu sayısının az olduğu bir dünyaya girdik. Bugün özgürlüğe hiç ihtiyacımızın olmadığını ve zaten elimizde tuttuğumuzu sansak da bu, çocukluğumdaki özgürlüğün tadını kimsenin kavrayamaması, bilememesindendir.