Altın yumurtlayan tavuğu kesen adam masalına hiç birimiz inanmayız ama gerçek hayatta o kadar çok örnekleri var ki. Bunlardan birisi otomobil piyasasında gerçekleşiyor/gerçekleşmekte.

İkinci el otomobil piyasasında sıfır km satın alınan araçlar mikroçip, hammadde ve talebi karşılayamayan arz sebebiyle acente satış yapan firmalardan daha pahalıya satın alınabiliyordu. Bu durum son 1-1.5 senedir böyle. Bu tür durumlara ekonomide dışsallık denir. Çok fazla çeşidi var ama buna hammadde dışsallığı ya da mâli dışsallık diyebilirsiniz. İki kişinin ekonomik münasebeti dolayısıyla üçüncü şahısların bu durumdan fayda görmesi ya da zarar görmesi durumu dışsallık olarak açıklanır.

Otomobil acentesi elindeki araçları satmanın mutluluğuyla ciroları patlatmıştı. Galeriler ya da galerici olmayıp ta elinde sermayesi bulunanlar, bu işten çok fazla avantaj sağlamıştı. Ben acente firmalarından bir temsilciye ve hatta genel merkezlerine 1-1.5 sene önce meramımı anlattım. “Sektöre bu iş zarar veriyor” minvalinde bir konuşma yaptım. “Satış önceliğini son satıcıya (yani biniciye) vermeniz gerekir” dedim.  Ancak yanıt her zamanki gibi “serbest piyasa ekonomisinin olduğu bir yerde bunun mümkün olamayacağı” idi. Bu, yüzünüze söylendiğinde, maalesef benim gibi susmak durumunda kalırsınız. Derdimi bir türlü anlatamamıştım. 

Nihayetinde fiyatlar o kadar yükseldi ki ve bir iki ay beklemek yerine çabucak sıfıra kavuşmak niyetinde olanlar o kadar sabırsız davrandı ki piyasa allak bullak oldu. Enflasyon ve döviz kuru derken otomobil fiyatları 2 senede 4-5 kat artış gösterdi. 8-10 araç satın alıp, lüks rezidansların otoparklarına park edenler mi ararsınız, her sokağa açılıveren onlarca galerici mi ararsınız ne ararsan var. Sonuçta ne oldu? Durgunlaşan, hatta duran otomobil piyasası. Daralma sebebiyle acente firmalar küçülmeye gitti. Satış temsilcilerinin masaları boş kaldı. Galericiler uzun süre müşterisizlikten dükkân önünde tavla oynadı. Elinde küçük bir birikimi olup ta otomobil sahibi olmak isteyenlerin istekleri başka bahara değil başka yıllara kaldı. Bozuk piyasanın akla gelmeyen artçıları daha da devam etti.

Peki derdimi anlattığım satış temsilcisine ne mi oldu? Geçenlerde yolda gördüm. O takım elbiseli, jilet gibi parlak, tertemiz giyimli delikanlı gitmiş; yerine kirli sakallı, bakımsız ve o temiz giyimli görüntüsünden son derece uzak birisi gelmiş. Konuşmadım ama muhtemelen firma küçülmeye gittiğinden işten çıkarılmış. Göz göze geldik ve gözünü kaçırdı. O çocuğun işini elinden alan kimdi? Galerici mi, acente mi sistem mi? Sistem elbette.

Sistemi düzeltecek olan hükümet değil dostlar. Sistemi düzeltecek olan aç gözlülüğün sona ermesi için çaba sarf edenler olacak. Hükümet, ikinci elde 6 ay satış yasağı ve 6000 km sınırı getirdi. Açgözlüler ne yapar? Yanıtını çok kolay bulabilirsiniz. Araç kilometresini düşürenler bu defa arttırmak için gayret gösterecektir. Peki ya 6 ay satış yasağını delmek için? Anane, babaanne, teyze, bilumum akrabalar üzerine araç tescil edilip bu kişiler üzerinden araç satışı yapılır. Kişi başı 3 satış yapma şansı verilmişse 4 akraba 12 araç satışı demektir.

Her sektörde benzer durum söz konusu. Sektörü kurtaracak olan sektör paydaşlarıdır. . .