Çocukluğumda sık sık severek yaptığım eğlence lunaparka gidip gölde sandal sürmekti.

Arkadaşlarımı alır hem gezer hem çay bahçesinde dondurmamızı yer, sandal sefamızı yapardık.

Bazen gölün ortasındaki fıskiyelerin altından geçer bir güzel ıslanırdık. Yürürken havanın sıcaklığı ile ıslanan üstümüz kururdu. Ben kendimi sandal kullanmakta usta sanırdım.

Araba kullanmayı bilmeyip parkta çarpışan arabayı sürünce trafikte de bunu yaparım diye düşünen beyindim.

Ben bu düşüncemi denizde uyguladım. Bandırma’ya akraba ziyaretine gittik. Yaşıtım olan evin kızıyla deniz kenarında balık tutmaya karar verdik. Evlerindeki oltayı alıp sahile indik. Öğle saatlerinde sahilde sandal kiralanır yazısını görünce “Denizin ortasında balık daha çok olur orda tutalım” diye fikirde bulundum. “Sandal kullanmayı biliyor musun” diyince “Süper! Çokta iyi bilirim” dedim. Sandalı bir saatliğine kiraladık. Bindik kıyıdan ortaya doğru yol aldık. Bir terslik vardı, bu sandal göldeki gibi ilerlemiyordu. Gölün sakin, duru suyu burda yoktu. Denizin dalgası güçlüydü. Kürekler battı mı çıkmıyor. Mücadele ediyorum. Ne sağa ne sola gidemiyordum. Dalgaların gücü benim gücümü aşmıştı. Kötü olan ikimizde yüzme bilmiyorduk. Arkamızda gemi bizim için korna çalıyordu, korkudan bunun farkında bile değildik. Allah’tan limana yakındık fakat limana yanaşmak isteyen gemiye engeldik.

Sonunda koca gemi bizim için durdu. Ben bıraktım kürekleri “Olmuyor” dedim. Yapacak bir şey yoktu. Başımıza gelecekleri beklemeye başladım. “Hani sen çok iyi sandal kullanıyordun” dedi arkadaşım. Bende cevap veremedim. Gölde kullanmakla denizde kullanmak bir olmuyormuş diye düşündüm.

Kıyıda durumu fark eden diğer sandalcılar yardımımıza yetişti. Bizi karaya çıkardılar. Bir güzel de azar işittik.

12 yaşında utanmanın en kötüsünü yaşadık. Bilmediğin işi bildiğini sanmak bizi ölüme götürüyordu.

Canlı yayın haber olduk. Bütün sahil bizi izlemişti.

Sandalcının da hatası var desem... Yaşımıza göre büyük gösteriyorduk. Bizi yetişkin gördü, bildiğimizi sandı.

Bilmeyen insanın denize çıkması için aptal olması lazım. Üzgünüm bizde öyleydik.

Yanımdaki arkadaş gevezeydi. Evdekilere olanları anlattı. Denizde yaşadığım korku, utanma yetmedi üstüne de bir güzel hareket duydum.

Bir musibet bin nasihatten iyidir sözünü yaşadım.

Bildim, öğrendim demeden, bilenlerden ders almak, tecrübe sahibi kişilere danışmak şart. Bunu o günden sonra öğrendim.

Fabrikada işe alınacaklara mülakatta ‘iki kere iki kaç eder’ sorusuna doğru cevap vereni alıyorlarmış. Her gelen dört cevabı verince geri gönderiliyormuş. İçlerinden sadece birisi çıkıp bir kağıt istemiş, 2x2=4 işlem üzerinde göstererek doğru cevabı vermiş. İstenen sonuç bu olduğu için işe alınmış. Doğruyu doğru biçimde öğrenmeyi bilmek gerekir.

Saygıyla kalın.