Güçlü ideolojik yapıları ve sağlam aidiyet bağlarının olmadığı organizasyonlarda otoriter yöneticilik işe yaramaz. İnsanlar, menfaatleri ya da korkuları yoksa otoriteye boyun eğmezler.

Mustafa Kemal Atatürk, "Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa, orada itimat ve itaat vardır. İtimat ve itaatin olduğu yerde disiplin vardır. Disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır” diyor.

İster beş, ister beş yüz kişiden oluşan bir organizasyon olsun hiç fark etmez. Saygıyı oluşturan otorite değil güvendir! İnsanları önemsediğinizde, önemsediğinizi hissettirdiğinizde insanlar da size güvendiklerinde arkanızdan gelirler.

Etkili insanlar organizasyonlarında otoritenin güven oluşturmayacağını, organizasyonlarının güvenine sahip olduklarında otoriteye de sahip olacaklarını bilirler. Organizasyonun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önünde tutarlar. İşler yolunda gitmediğinde, problemleri çözemediklerinde  ‘Tıkaç’ olmaz, organizasyonunun selameti için gerektiğinde geriden gelenlere yol açarlar.

İnsanlar ‘ben’ diye konuşan ve düşünenlerden uzaklaşırken ‘biz’ diye konuşup düşünenlere yaklaşırlar.

Sözlerinizin anlattıklarıyla bedeninizin anlattıkları birbirinden farklıysa sözlerinizin inandırıcılığı olmaz! Onun için sevmediğiniz birini seviyormuş, önemsemediğiniz birini önemsiyormuş, inanmadığınız birine inanıyormuş, güvenmediğiniz birine güveniyormuş gibi davranmayın. Fark edilmeyeceğini, anlaşılmayacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Siz bir müşteriyle pazarlık yaparken bu satışta ne kazanacağınızı, ne elde edeceğinizi düşündüğünüzde müşteri bunu hisseder. Müşterinin kazancı yerine kendi kazancınızı düşündüğünüzde kaybedersiniz!

Problemle karşılaştığınızda karşınızdakini dinleyip anlamak, empati kurmak ve ikna etmek yerine, konumunuzdan aldığınız güçle otoriter davranır ve onu dışlarsanız daha fazla kaybedersiniz. Bu yapı içerisinde doğrudan ilgisi olmayanların da, günün birinde bu durumla karşılaşabilecekleri düşüncesiyle, şüphe duymalarına ve sizden uzaklaşmalarına neden olur.

İyi iletişimin en önemli özelliği söylenmeyeni duymak, görülmeyeni, sahnenin gerisini görebilmek, algılayabilmektir. Bunu beceren liderler, sıradan insanları sıra dışı işler başaran yeteneklere dönüştürürken, beceremeyen kötü liderler sıra dışı insanları sıradanlaştırır!

“Doğru şeyi yapmak, bir şeyleri doğru yapmaktan daha iyidir” derler. Ara sıra aynaya bakmalı, kendini çek etmeli insan. Dün birlikte yürüdükleriyle bu gün yollar ayrılıyorsa, “Ne yaptım da yanımdakileri küstürdüm, benden uzaklaştırdım?” demeli. Teşhisi doğru olmadığında tedavinin doğru olmayacağını bilebilmeli.

Kendi bahçesine sahip çıkmadığında zamanla tarumar olacağını bilmeli. Akıllı adam bahçesine giren komşu köpekleri için komşuyla kavga etmez, köpeklerin bahçeye girmesini engellemek için tedbir alır. Başkalarını suçlamanın çözüm getirmeyeceğini bilir.

Dürüst insan dün birlikte yol yürüdüğü arkadaşlarına, bu gün kendine ters düştü diye “hain, alçak, kahpe” yaftası yapıştırma gayreti içerisine girmediği gibi, bu tür sözlerin tezahürüne de engel olur. Dün birlikte yol yürüdüklerine, ekmeğini paylaştıklarına bu gün “hain” diyenlerin zihin sağlığı sorgulanır. İçerideki kahpeliği dışarıda arayan iflah olmaz! Uzaktakiler senin açığını, zaaflarını bilmez, sana zarar veremez. Kahpelik arıyorsan en yakınındakilere bak. “Kahpe içerdeyse kapı kilit dayanmaz” derler. Dışarıdaki kahpeliğe çözüm bulunur da içerideki iflah etmez!

Kanıksadığında kaybedersin!  Her neyi kanıksarsan kaybedersin! İşini kanıksarsan işini, ilişkini kanıksarsan ilişkini, eşini kanıksarsan eşini, arkadaşını kanıksarsan arkadaşını kaybedersin! Her ilişki beslenerek güçlenir ve ayakta durur. Sahip çıkamadığın bahçen talan edilir, tarumar olur!

Bu gün geldiğimiz noktadaki hiçbir şey tesadüfü değildir. Başarı ve başarısızlık her şey bir sebep sonuç ilişkisidir.