Saygıdeğer okuyucum, şu ana kadar biz olabilmekle ilgili organizasyonlarda karşılaşılan temel problemler üzerine projektör tutmaya, çözülmesi önem arz eden problemlerimizi göstermeye çalıştım.

Maksadım herkesin kendi penceresinden baktığında kendi gördüğünün, kendi algıladığının bir başkası ya da bir başka grup tarafında nasıl görüldüğü, nasıl algılandığı ve ne hissettirildiğinin anlaşılmasını sağlamaktı. Aldığım geri bildirimler, yorumlar ve cevaplar konuyu titizlikle araştırıp incelemeye devam etmem hususunda beni oldukça cesaretlendirdi.

Sadece problemlerin farkına varılsın diye göstermeye, bir görüş sunmaya çalıştım. Problemleri çözmenin ilk adımı onu görebilmek ve doğru teşhis edebilmektir. Burada herkesin problem çözme becerisi birbirinden farklı olduğundan, çözüm önerileri de her birimiz için farklı olacaktır. Herkesin farklı bir çözüm önerisi sunacağına hiç kuşkum yok. O halde problemleri gördüğümüze göre her birimiz problemin değil çözümün bir parçası olmalıyız.

Gelelim biz olmaya. Biz olabilmek; ben, sen, o değil; bir olmak, birlik olmak, birlikte bütün olmaktır!

Milli birlik potasını oluşturan her “ben” değerler manzumesindeki bir cevherdir. Bu cevherleri ne kadar iyi koruyabilir, birlikte hareket etmelerini sağlarsak, o kadar güçlü bir “biz” olabiliriz. İşte o zaman birbirimizin ipine güvenerek kuyuya inebilir, burçlara da tırmanabiliriz!

Önce ben olarak değerlerimin, önceliklerimin, yeteneklerimin, beklenti ve ihtiyaçlarımın farkında olmalıyım.  Kendi kararlarımı kendim verebilecek yetkinliğe sahip, şahsiyetli bir birey olduğumda bütün içerisinde kaybolmam. Milli (kolektif) kimlik içerisinde ferdi kimliğimi de koruyabilirim.

Bu düşünceye eriştiğimde, ötekinin benden iyi ya da kötü; değerli ya da değersiz, aşağıda ya da yukarıda olmadığını, sadece benden farklı olduğunu kavrarım.

Farklılıklarımız arasında benzerliklerimize odaklandığımızda “biz” oluruz. Farklılıklarımız yerine ortak değerlere, ortak duygulara, ortak hayallere, ortak ideallere, ortak hedeflere, ortak noktalara odaklandığımızda “biz” oluruz.

Milli değerlerimizi ne kadar biliyoruz? Milli değerlerimizin özellikleri ne kadar yaşıyoruz? Milli değerlerimize ne kadar bağlıyız? Milli refleksimiz ne kadar etkili?

Bunları yaşamadan bunları tamamen sindirmeden, Ortak değerler üzerinde ortaklık kurmadan, “biz” olmamız mümkün değil. Biz olabilmek için önce benliğimizi, sonra milli benliğimizi kavrayarak, bu milli benlik etrafında “bizi” oluştururuz. Milli benliğimize bağlı yaşadığımız oranda milli kimliğimiz ortaya çıkar. Dolayısıyla milli kimliğimizden bahsedebiliyorsak “biz” olabiliyoruz demektir.

Biz olabilmek için önce ben olmalıyım, sonra benim değerlerim. Benim değerlerimin “biz” içerisinde yansıtılması durumda, yani milli kimlik içerisinde her ferdin kimliğinin yansıtılması, milli kimliğin oluşmasındaki en büyük etkendir. Benim “ben” olmam korunurken ötekinin de “ben” olması korunmalıyız. Bu durumda her “ben” milli kimliğe zenginlik katacak bir yapı oluşturur.

Biz olabilmek, farklılıklarımız yerine ortak noktalarımıza odaklanmak ve o noktaları çoğaltmaya istekli olmaktır.

Biz olabilmenin en yalın hali yeni kurulan bir ailedir. Farklı ailelerde yetişen iki farklı şahsiyet, iki farklı “ben” çekirdek aile oluştururken “biz” bilincini özümsediğinde ve o doğrultuda hareket ettiğinde sağlam temeller üzerine bir yuva kurulmuş olur.

Ailede “biz” düşüncesiyle hareket etmek, şahsi kimliklerimizden vazgeçmek, onları yok etmek değil, birlik beraberliğimizi koruyarak ailemizin geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etmektir. Bu sağlandığında sağlam temeller üzerine kurulan aile yarınlara mutlu ve başarılı çocuklar yetiştirir.

Tersi düşünüldüğünde ortak noktalar yerine farklılıklarımıza odaklandığımızda, sonucu düşünebiliyor musunuz? O ailede birlik sağlanabilir mi? Birliktelik devam etse bile, öyle bir ortamda yetişen çocukların geleceği sizce nasıl olur?

“Biz” olabilmenin ön şartı, benim “ben” olarak var olabilmem, senin “sen” olarak var olabilmen ve “biz” bilinciyle hareket edebilmemizdir. Sağlam bir “ben” kişinin şahsiyet sahibi olması, özüyle sözünün bir olması, sözleriyle eylemlerinin örtüşmesi, kısaca kişisel bütünlük sahibi olmasıyla mümkündür. Sağlam kişilik, kişinin kendi özelliklerini bilmesi, kendini tanıması, kendinin farkında olması, bir şahsi benliktir. Bizi “biz” yapan milli benliğimizdir. Ferdi “benlik” olmadan, milli “benlik” olmaz.

Milli benlik olmadan, milli birlik olabilir mi?

 (Devam edecek)