Zemin ile yapının tabanı arasına esnek enerji sönümleyici elemanlar yerleştirerek zeminden yapıya aktarılan deprem kuvvetlerinin azaltılmasına, sismik enerji ve hareketlerini yutmasına yardımcı olan araçlara ‘Sismik İzalatör’ adı verilmekte bunu da öğrenip binalarımıza imkanlarımızı  zorlayarak yaptırmamız Şart. Yapıya gelebilecek deprem, rüzgar vb. yüklerin azaltılmasına yarayacak sistemi bilelim ve yaptıralım. Bu izolasyondan mahrum olan yapılar kendi ağırlığının 1/10'un kadar yatay yük taşıyabilir. Bu değerden fazlası gelirse yapıda kalıcı hasarlar oluşur ve kolon kiriş birleşim noktalarında kırılmalar başlar. Bilinçli davranıp sismik izolasyon yapılan yapılar bu değerlerin çok üstüne çıkar çünkü sismik izalatörler gelen yatay yükü azaltırlar. Deprem anında üzerindeki yapının sarkaç misali küçük salınımlar yapmasını  sağlarlar. Oluşan dinamik sürtünme kuvveti ile deprem enerjisinin sönmesini sağlarlar ve yapıyı deprem kuvvetlerine karşı korurlar. İnsanlarımızın çoğu oturdukları yapılarının hasarlı ve depreme karşı dayanıksız olduklarını bilerek; bile bile ‘lâdes’ demekteler. Bunun sebebini sorarsak; şu an kendi evlerinden başka gidecek bir evleri olmayışı, kiraya çıkacak imkanlarının  bulunmadığı, kiraların aşırı yüksekliği çaresiz kaderlerini şansa bırakarak yaşam mücadelesi vermekteler. Evlerine hasar testi yaptırmak dahi istememekteler. Nedeni çok basit; - ya hasarlı çıkarsa, belediye tarafından altı ay içinde bulundukları yapıları terk etmek, boşaltmak zorunda kalma korkularını yaşamaktalar. Evlerinden çıkarılma riskini göze alamadıklarından, depremde oluşabilecek sonuçları göze almış  durumdalar. Bunun adı da ‘Çaresizlik’, başka çıkar yol bulamamaktır. Güvenli ya da güvensiz hiç fark etmeden, yaşamak zorunda kalmak  ne acı. Aynı durumda kalsak, kendimizi böyle bir durum içinde bulsak, bizlerin kararları da çok farklı olur muydu acaba diye düşünebiliriz. Şartlar el verdiği sürece yaşam mücadelesine devam ediyoruz. Hayatımızı biz seçmiyoruz. Hayat bizi seçiyor. Saygılar...