Küçük kızım ilkokul 1. sınıfa başlamıştı. Sınıf anneleri sınıf ihtiyaçlarını karşılamak için para toplamışlardı. Öğretmenler günü öncesi işgüzar bir idarecinin okul teksir makinesinde bastığı broşür elime ulaştı. 

Sınıf anneleri tarafından imzalanıp velilere gönderilen broşürde, “Sınıf için topladığımız para ile öğretmenimizeÖğretmenler Günü’ hediyesi olarak altın alacağız.” ifadesi yer alıyordu. 
 

Okul müdürü ve sınıf öğretmeni alenen zan altında bırakılıyordu. Şikâyet edilmesi durumunda idare ve öğretmen zor durumda kalabilirdi.

Kimliğimi açıklamadan sınıf annelerinden birini arayıp, “Kimden izin aldınız da sınıf parasıyla öğretmene altın alıyorsunuz?” dedim. Telefonu kapatıp zarar görebileceği düşüncesiyle okul müdürünü bilgilendirdim.

Peki, ne oldu dersiniz?

Ertesi sabah broşürü basan o işgüzar müdür yardımcısı sınıfa giriyor, “Çocuklar akşam kimin babası kızdı?” diye soruyor. Kızım el kaldırıyor. O andan itibaren öğretmen kızıma tavır alında.  Travmaya dönüşen bu tavır uzun süre devam etti, bedelini ağır ödedik.

Okul müdürü ve öğretmeni korumaya çalışırken 2 liranın peşine düşen veli olduk…

Yanlış bakış açıları yanlış algılara, yanlış algılar yanlış düşüncelere, yanlış düşünceler de yanlış sonuçlara sebep olabilir.

Olaylara nasıl baktığınız çok önemli. Bir olayın sonucunda ya kahraman, ya da hain olabiliyorsunuz. Gördüğünüz olay baktığınız yere göre de değişmektedir!

 Kurda göre kuzuyu kurtaran çoban hain, kuzuya göre kahramandır. Siz olaylara nereden bakıyorsunuz? 

Siz hiç kendinizi başı koparılmış maymun gibi hissettiniz mi?

Kelile ve Dimne’den geçen bir hikaye … 

Afrika'da birbiriyle husumeti olan iki kabile yaşamaktadır. Farklı kabilelere mensup iki genç birbirini sevmekte ve evlenmek istemektedir. Aileler şiddetle karşı çıkar. Evlenmelerine asla izin verilmez. 

Gençler yakalandıklarında öldürülebileceklerinin bile bile kaçmaya karar verirler. Çok uzaklarda, ailelerinin kendilerini bulamayacağı bir bölgede köyün dışında kendilerine ağaçtan derme çatma bir baraka yaparlar. 

Günler ilerledikçe “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur!” özdeyişinin pek doğru olmadığı da anlaşılır. Kadın yalnızlıktan sıkılmaya başlar. Bir gün kocasına, “Hiç olmazsa bir maymun yavrusu yakala da onunla konuşayım, çok sıkılıyorum.” der.

Bir maymun yavrusu yakalanır ve kulübeye getirilir. Zamanla herkes birbirine alışır, ona da ailenin bir ferdi gibi davranılır.

Günler böyle geçip gider ve bir müddet sonra kadın hamile kalır. Hamileliğin ilerleyen dönemlerde annelik duygusu daha ağır basmaya, maymun yavrusuna olan ilgi azalmaya, kendi karnında taşıdığı yavrusuna yönelmeye başlar.  Bu durum maymunun gün be gün daha da hırçınlaşmasına sebep olur. Yavruyu kıskanmaktadır. Evde küçük çocuğu olanlar bunu iyi bilir

Maymundan da vazgeçemezler. Ancak çocuğa zarar verme algısı zihne zehirli bir tohum gibi düşmüştür. Endişe ve kaygı her gün biraz daha hissettirir kendisini. 
 

Doğumdan sonra kıskançlık daha da artar. Anne kaygılıdır. Maymunun çocuğa zarar verme endişesi her gün biraz daha artmaktadır. Ona da kıyıp terk etmeye gönlü razı gelmez. Her zaman kafalarının bir tarafında çocuğu ona karşı koruma düşüncesi derinleşerek yer etmeye başlar.

Bir gün her ikisi de çocuğu uyutup kısa bir süreliğine kendi oluşturdukları bahçeye gitmek zorundadırlar. Barakada kurdukları salıncakta çocuğu uyutup, maymunu dışarı koyar ve kapıyı kapatarak işlerini yapmak üzere bahçeye giderler.

Sürekli çocuğa zarar verme düşüncesi bilinçaltına öylesine otururmuştur ki. Akılları hep kulübededir. İşlerini bitirir ve alelacele kulübeye dönerler.

Kulübeye yaklaştıklarında, kapının açık olduğunu, maymunun da ağzı ve yüzünün kan içinde olduğunu görürler. Korktukları başına gelmiştir! 

Adamın gözü döner, hiç tereddüt etmeden elindeki küreği maymunun başına indirir. Bir vuruşta maymunun başını koparır. Çocuğunun başına neler geldiğini göz alamayacaktır. Korkunç bir manzarayla karşılaşmak endişesiyle içeri dalar. Çocuk kundakta mışıl mışıl uyumaktadır. 

Şaşkınlığı ile birlikte pişmanlığı daha da artar. Sağa sola bakar, yerde kafası koparılmış kocaman bir yılan yatmaktadır.

Maymun çocuğu kurtarmak için yılanın kafasını koparmış, mükâfatını da kendi başını vererek almıştır!

Sahi, sizin hiç başınız koparıldı mı?