Bazen Türkiye’nin en zenginlerinin gittiği camiye gidip içimden gelerek sesli sesli dua da bulunayım diyorum . Allah’ım ne olur bana çok para gönder,çok param olsun her yıl istediğimi yapabileyim.Önce Türkiye turuna çıkayım, arkasından Avrupa devamında Balkanlar, en son Umre ve Haç ziyaretlerim olsun. Ben bunları dilerken yanımda ki zengin biri bu dileklerimi duysun ve açık çek yazıp beni yanından göndersin, bende duamın anında kabul olmasından, Allaha şükrederek huzur içinde oradan ayrılayım diyorum. Hayal bu ya.İnsanlar olmasını istedikleri bazı duygularını hayal ederek de oldururmuş. Benim de aklıma bu gün bir fıkra geldi.Fıkradan yola çıkıp bu hayale kapıldım. Nasıl olsa hayal kurmanın bir ücreti yok. Hayatta en ucuz , bedava duygulardan bazıları. Fıkrada fakir bir adam bir gün camiye gider dua eder.Allah’ım ne olur bana para gönder ayağımdaki yırtık ayakkabılarımı atayım yeni bir ayakkabı alayım diye. Yanında da zengin bir iş adamı oturmuş o da dua da bulunuyormuş ki,bu fakirin duasının arasına girmesine kızmış, yanındaki adama dönerek - " Al şu parayı git kendine yeni ayakkabı al.Allahla arama girme .Şuanda ben kendisinden daha büyük bir istekte bulunuyorum. Benim ihale işim senin ayakkabından daha önemli diye.Adam tabii ki memnun ayrılmış camiden. Duası, zengin anlamasa da kabul olmuş. Bazen insanlar çok saf temiz duygularla duada bulunurlar. O an öyle bir eşref saatidir ki insan bilemez , bilmediği için çok basit bir şey ister, anında olur. Çoğumuz böyle anlar yaşarız. Aklından, içinden geçen bir isteğin anında gerçekleşmesi. O an büyük bir mucizedir yaşanan biz bunun farkına bile varamayız. Tren yolculuğun da canım mis gibi Türk kahvesi çekti.Trende Türk kahvesi bulunmuyordu. Plastik bardakta sallama çaylar vardı.Fincanda kahve içmek, pandemiden ötürü, kafede bile yok, yasaktı.Öyle ki beş yıldızlı tatil beldesinde bile karton bardakta Türk Kahvesi içilmekteydi. Ben de o sırada trende kahve isteğinde bulundum. Yerimden kalkıp diğer vagonlara doğru yürüyüşe çıktım. Kadının biri yanında elektrikli kahve makinesini getirmiş, yasak olmasına rağmen Türk kahvesini yapmış, fincana koymuş, yanındaki arkadaşına ikram ederken ben yanından geçtim ve - Ay mis gibi kokuyor dememle, kadın hemen bana ikramda bulundu. - Al senin kısmetinmiş, hiç içmedim daha diyerek bana uzattı. Havadan kaptım. - Çok sağ olun .Eşref saatimmiş.Şimdi kahve istemiştim. Hem de Fincanda, diyerek zevkle içtim. Ne yalan söyleyeyim şuan canım yine mis gibi Türk kahvesi çekti. İkram beklemeden kalkıp yapıp içmeliyim. Size de tavsiye ederim. Ne de olsa bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır denir. Sizlerde beni bu tavsiyemden dolayı 40 yıl hatırlayın isterim.İstemek bedava ya.Saygılar…