Ulu Cami’nin yapılışında emeği geçenlerden, değerli zaatlardan söz etmek, hatırlamak biz sevenleri için onurdur. Öncelikle Bursa’mızın gözdesi Emir Sultan Hz.’den bahsedelim istedim.En azından hatırlamış olalım. Emir Sultan (1368-H.770) senesinde, Buhara’da doğmuş, soyu peygamber efendimize dayandığı için Seyyid soyundan gelmektedir. Babasının mesleği olan çömlekçiliği kendisine meslek edinmiş, küçük yaşta annesini kaybetmiş, öksüz büyümüş, 17- 18 yaşları arasında babası da ölünce Medine’ye gitmiş, orada peygamber efendimizin kabirlerine yakın bir yerde yerleşip kalmak istemiş. Seyyidler için ayrılan odada kalmak istemiş, orada bulunanlarda Seyyid olduklarını ve kendisinin halinden belli olmadığı, ona inanmadıklarını söylerler. O da: ‘Resûlullah efendimizin türbesine gidip ona soralım, hangimizin selamına cevap verirse, onun nesebinin sahih olduğu belli olsun’ der. İsteği kabul edilir. Peygamberimiz bir tek onun selamına kendi sesiyle cevap verir. Orada bulunanlar, görünüşte fakir ve hakir gibi olan Emir Sultan karşısında af dilerler. Rüyasında Peygamber efendimizi ve Hz.Ali’yi görür. Kendisinin Rum iline gitmesini isterler. ‘Önünde ilerleyen nûrdan 3 kandil ilerleyecek, kandiller nerede kaybolursa orada kalacak, mezarı da orası olacak’ denir. Kendisi bu rüya üzerine kandilleri takip ederek Bursa’ya pınar başında üç servi civarında eski bir kilisenin yanında durur ve Bursa’ya yerleşir. Yıldırım Bâyezıd Han’ın kızının rüyasına Peygamber efendimiz gelerek kendisini torununa ister. Üst üste gördüğü rüyalar sayesinde Hundi Fâtıma Sultan hizmetçisini Emir Sultan’a gönderir. Emir Sultan da ‘Nikâhımız,Allahü teâlâ tarafından kıyıldı, dinimiz üzerine burada da kıyılması gerekir’ diye cevap gönderir, ardından da dünürler gönderip sultanın kızını ister. Valide Sultan önce kızını vermek istemez, işi zora sokmak için ‘40 deve yükü altın getirirse kızımı veririm’ der. Fakir bir dervişte bu paranın olmayacağı düşünülür. 40 deve saraydan gönderilir. Emir Sultan Nilüfer çayının kenarında develerin heybelerine kum ve taş doldurtur. Deve taşıyıcılarına da istediğiniz kadar sizlerde alın der, ama çoğu onun söylediklerine inanmaz. Develer saraya gelip boşaltıldığında hepsi altın olarak dökülür. Almayanlar bin pişman olur. Emir Sultan’a bir bohça gönderilir. Bohçanın içinden bir mendil alıp mangalda yanan bir koru içine koyup, Hundi Sultan’a gönderir. Sarayda mendil açıldığında gözleri kamaştıran, elmas parçaları çıkar. Emir Sultan Hz.lerinin kerameti olduğu anlaşılır. Molla Fenari Hz. Niğbolu savaşında olan Yıldırım Bâyezid’e mektup yazıp, kızını Seyyid olan, Emir Sultan’a vermesini ister. Zaferden dönen Sultan Yıldırım kızını vermeyi kabul eder. 1430(H.833) yılında Bursa’ya vebâ hastalığından 63 yaşında vefat eder.Vefat ettiği gün Hacı Bayram Veli manevi bir işaretle Bursa’ya gelip, Emir Sultan’ın vasiyeti üzerine cenazeyi yıkar ve namazını kıldırır. Asırlar geçmesine rağmen türbe ziyaretinde bulunanlar manevi huzur içinde ziyaret ederek duada bulunurlar.  

Ziyaret etmek isteyen cümlemize maneviyat dolu ömürler hasıl olsun. Saygılar…