Köşkün kapısında terkedilmiş bir erkek çocuk bulmuş, onu kendisi gibi kimseyle iletişim kurmadan başka hayatlardan uzak büyütmüştü, yaşlı, zengin, tek başına yalnız yaşayan adam. Ona bir isim bile vermedi, kendi üzerine de almadı. Kimlik bilgileri, yaşadığına, hayatta olduğuna dair hiçbir kanıt yoktu. Tek bildiği, toprakla, bitkilerle, ağaçlarla uğraşmak ve sürekli televizyon izlemekti.

Yaşlı adam ona bahçıvan chance (ceys), diye seslenirdi. Konuşmayı bile doğru dürüst bilmez, okuma yazması da yoktu. Köşkün bütün işlerini ve bahçe bakımını çok iyi yapardı. Boş kaldıkça televizyon izlerdi. Bir gün yaşlı adam vefat etti. Avukatları köşke gelip inceleme yaptılar. Bahçıvanın resmiyette yaşadığına dair hiçbir belge bulamadıkları için derhal köşkü terk etmesi istendi. Bahçıvan ölen yaşlı adamın lüks kıyafetlerini alıp evden çıktı. Hayatında ilk defa evden çıkmış, kimsesi yok, nereye gideceğini de bilmiyor, sadece sokaklarda boş boş yürüyor, arada bir yanında tanımadığı insanlara aç olduğunu kendisine yemek vermelerini istiyor. Çevre kendisine duyarsız ve üzerinde lüks kıyafetlerle gezdiği için zengin olduğunu, akli dengesinin yerinde olmadığını düşünüyorlardı. Yolda duran trafik polisine, sokaktaki ağacın ölmek üzere olduğunu, derhal bakıma alınması gerektiğini söylediğinde, memur giyiminden bunu önemli kişi zannederek ‘derhal efendim, yetkililere hemen haber veriyorum’ der. Karşıdan karşıya geçerken lüks bir araba ayaklarına çarpıyor. İçinden zengin iş adamının eşi ve şoförü çıkıyor. Kendi malikanesine götürüp tedavi ettiriyor. Kadının eşi iş adamları komitesinin başkanı ve rahatsız yatıyor. Kadın eşini tanıştırıyor bu kimsesiz beyle. Adam, kadının eşine, ‘avukatlar tarafından evimden atıldım’ diyor. İş adamı giyiminden önemli bir adam olduğunu düşünerek, ‘demek işlerin kötü gitti, iflas ettin, o yeni yetme avukatlar sana saygı duymadan kapıya kovdular’ diye kızar. Şu an nerde kaldığını sorar. Bu cevap olarak adamın evinin üst katında kaldığını anlatmak ister. İş adamı bu cevabı farklı yorumlayarak: ‘Demek gerçeklerle yüzleştin kendini yukarıya adadın, bende kendimi yukarıya adayacağım’ diyerek yeni tanıştığı beyi kendine çok yakın görür. Adının Chance bahçıvan olduğunu zanneder. Oysaki adam Gerçekte bahçıvan olduğunu anlatmak ister beceremez. Akşam yemeğini birlikte yemek isterler. Yemekte kadın bahçıvana şu an ne yapmak istediğini sorar. Adam en iyi bildiği işi bahçelerinde çiçeklerin bakımını üstlenmek ister. Kadın, ‘anladım, stresten uzak toprakla uğraşmak istiyorsun’ der ve kendisine büyük bir sera hediye eder. Bu adamın eşine çok iyi geldiğini fark eder ve yanlarında kalmasını ister, bahçıvanın da isteği budur. İş adamı bunu ülkenin başkanı ile tanıştırır, bu başkanı daha önce televizyondan tanıdığını söyler. Başkan bahçıvana, ‘büyümeyi geçici önlemler olarak mı sağlamalıyız’ diye sorar. Bahçıvan en iyi bildiği cevabı verir. ‘Köklere zarar verilmediği sürece her şey mübahtır ve bahçede her şey yolunda gider. Bahçede gelişmenin dönemleri vardır. Önce bahar-yaz arkasından sonbahar- kış vardır. Sonra yine yaz ve bahar diye anlatırken; İş adamı, ‘bu genç adamın bize ne demek istediğini anlıyorum. Doğanın bize sunduklarını bilmeliyiz. Yine de çetin şartlar bizi zorlayabilir, baharda bizi zorlayacaktır’ diye ne anladığını ifade eder. Başkan, ‘Başkentte böyle fikirler eksikti’ diye onaylar. Bahçıvan da ‘hayatı düşünmek çok daha iyidir’ diye devam eder. İş adamının bahçıvan için isteği, iş adamlarına destek olma projesinin kurumunun başına geçirmek. Başkan bunu fark eder bahçıvan hakkında bilgi toplamak için gizli ajanları devreye sokar, fakat hiçbir kayıt belge bulunmaz. Başka ajanların bilerek kayıtlarını yok ettiğini düşünür ve iş adamının desteği ile ülkenin yeni başkanı seçilir. Chance hayatı boyunca çalıştığı yerden başka bir yer görmemiş zavallı bir adamken ülkenin başbakanı oluverdi. Orada olmak - Merhaba Dünya - Being There. 1979 yılında yapılmış bu sinema filmi, o günün şartlarında yapılmış, bu günün kalitesinde süper anlatımlı bir eser. Allah isterse; bir hiçten bir hazine çıkarır. Hiç bir kul yalnız değildir. Kimsesizlerin sahibi, her zaman koruyup gözetendir. Saygılar…