Eşsiz doğa güzellikleri, çikolatası, peyniri ve dağlarıyla meşhur medeniyetin Anası İsviçre’de 1920 ile 1970 yılları arasında yaşanan 50 yıllık utanç verici bir uygulamaları mevcuttu.Devlete borcu olan, boşanan ailelerinin, fakir ailelerinin çocukları, yetimler,ailesi cezaevinde olanlar veya suç işleyen çocuklar, kilise aracılığıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerinin yanına yerleştirilirdi Amaçları; tarım ekonomisini canlandırmak, iş gücünü ucuz hale getirmekti. Sonuçta yoksul ailelerin çocukları zorla alınarak köle olarak çalıştırılırdı. Verdingkinder ( Çıplak Ayaklı Çocuklar) olarak isim verilen bu masumlar, kiliselerin açtığı pazarlarda zengin çiftlik sahiplerine satılırdı. Verdingkinderleri diğer çocuklardan ayıran en önemli özelliği; ayakkabısız, çıplak ayakla gezmeleri şarttı. Yani ayakkabı giymeleri yasaklanmıştı. Bu çocukları arayan, sorunlarını dinleyen, tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkanları yoktu. Toplumun gözünde suç işleyen, boşanan fakir düşmüş, ailelerinden kurtarılmış çocuklar olarak kabul ediliyorlardı. Ahırlarda hayvanlarla birlikte yatırılır, çuvaldan elbiseleri içinde her zaman aç olan bu çocuklar, toplumsal hayatın sıradan bir parçasıydılar. Günümüzde köle çocuklardan bugün hayatta olanlar bu tarihsel utanca tanıklık ederek o dönemin hiç olmazsa vicdanlarda yargılanması yönünde güçlü bir kamuoyu baskısı oluşmuş oldu.1998 yılından itibaren oltenda yaşayan birkaç tarihçi bu gerçeğin konuşulması için bütün verdingkinderlere ve onların yakınlarına ulaşmak için çalıştılar. Bu işi yapanlardan biri Tarihçi Marco Leuenbergerdir.10 yaşında iken babası bu tarihçiye kendisinin bir verdingkinder( Çıplak Ayaklı Çocuklarlardan birisi) olduğunu açıklamış ve yaşadıklarını anlatmış. Bugün tarihçi olan oğlu babasının anısına canla başla bu karanlık tarihin ortaya çıkması için emek harcamıştır. 2009 yılında verdingkinder Reden adı verilen sergiyle ilk defa bilimsel çalışmalara, konferanslara, canlı tanıklardan oluşan açık oturumlara, opera ve filme uyarlanarak konuyu gündemde tutmuş,yapılan bu etkinlikler işe yaramış 2013 yılında Devlet resmi olarak özür dilemiştir. O yılların meşhur çizgi film kahramanı olan "Heidi", çocukların severek izlediği bu güzel sevimli kız, gerçekte İsviçre’nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin hikayesidir. Heidi’nin Çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş bir suçun yarattığı utancın üzerinde koşmasıydı. Heidi Çıplak Ayaklıydı. Çünkü Çıplak ayaklar, erkek yada kız bütün köle çocukları, diğer çocuklardan ayıran en önemli özellikti. Medeni olduklarını savunan Medeni Ülkeler, geçmişi sorgularken bizim Türk Atalarımızın baş kesen, vahşi, geri ve barbar olduklarını iddia edeceklerine, önce kendi geçmişlerini sorgulasınlar. Bizi eleştirmekten vazgeçip kendi geçmişlerini görsünler. Saygılar…