Yabancı bir film izlemiştim. Bebek firarda diye, izlerken çok gülmüştüm. Başıma gelince tam tersini yaşadım. Zaman zaman evimizde mevlit yapmak adetlerimizdendi. Bende ölenlerimizin ruhuna, komşularımızı toplayıp Yasin okuttum. 2,5 yaşındaki oğlumu 15 yaşındaki yeğenime emanet ettim. Arka odadan çıkmamalarını sıkı sıkı tembih ettim. Biz salonda, gelenler gidenler olduğu için evin kapısını sonuna kadar açık bıraktık ki rahat girip çıkılsın, hatta 1.katta olduğumuzdan apartmanın demir kapısını da açık bıraktık. Dışarıdan gelen kapı açılmasını beklemeden direk rahat girsinler diye. Hoca hanım duasını bitirdi, ikramlar yapıldı. Çay kahve sohbet faslına geçildi. Aklıma bir ara oğlum geldi. Gidip bakayım ne alemdeler diye, kızımız pilav yemekle meşgul, çocuk nerde diye sordum, sizin yanınızda biliyorum diye cevap verdi, ben orda koptum. Önce iyi bir azar yaptım, ben sana emanet ettim neden dikkat etmedin diye, hep birlikte çocuk aramaya başladık. Apartmanın 5.katına çıktık, alt kattaki bodrumları aradık. Evimizin önü çift yönlü oto yol. Aşağıdan, yukarıdan sürekli araçlar geçiyor Aklıma kötü düşünceler getirmiyorum, kaza olsa duyardık diye teselli oluyorum. Bir yandan da acaba geçen arabalardan biri kaçırmış olabilirmi? Ne kadar hızlı yürüyerek nereye kadar gidebilir? Sorular sorular, bakabileceğimiz heryere baktık. Bir saatten fazla zaman geçti, evimizin tam karşısında mahalle bakkalı amca ile yandaki boş arsada benim firarda oğlum elinde bir sopa bulmuş rast gele sağa sola vurmakla meşgul. Ben uzaktan görür görmez hem koşuyor, hem bağırıyorum. -Amca o çocuk benim, durun gitmeyin, bekleyin. Sanki giden varmış gibi gitmeyin bekleyin diye neden bağırıyorsam artık, herhalde psikolojim bozuldu. Büyük üzüntü yaşadım. Şükür sonu iyi bitti. Bakkal olan amca oğlumu misafir etmiş, sağ ol da insan sorar kendine, bu çocuğu arayan soran, merak eden ailesi olur diye. Bizim alış veriş yaptığımız bakkal ve bizi tanıyor, deliler gibi çocuk aradığımızı hiç mi görmedi? Sordum - biz saatlerdir bu çocuğu arıyoruz, neden haber vermediniz? Küstahça bir cevap.- Siz gönderdiniz sandım. Daha doğru dürüst konuşmayı bilmeyen bir çocuğu tek başına, vızır vızır araba kaynayan sokağa bilerek biz nasıl gönderebiliriz diye sitemde bulundum. Biz onunla bugün iyi vakit geçirdik, arkadaş oldu bana diye halen pişkin cevap vermeye devam etti. Tesadüfen gördüm, görmeseydim ne zaman haber vermeyi düşünecekti ya da haber verecek miydi bilemem ama o günüm bana çok iyi bir ders oldu. Uzun süre mevlit yapmadım. Komşuluk ilişkilerimi azalttım. Çocuğumu bir daha anneme dahi emanet etmedim. Hep gözümün önünden ayırmamaya dikkat ettim. Küçük çocuklar bir an bile boş bırakılmaya gelmez. En ufak bir boş anı buldular mı değerlendirmeyi severler aman ha dikkat. Saygılar…