Anne olmak bu dünyada başlı başına özel bir şanstır. Anneliğinin başlamasıyla  bu hayatta en büyük piyangoyu bulmuş demektir. Babalar da bu durum biraz farklı seyreder. Onlar içinde durum şanslı görünse de anneler kadar olamaz. Hiçbir baba anneliğin verdiği duygusal maneviyata sahip olamaz. Yaradılışları gereği sadece kadına verilmiş özel duyguları sayesinde güçlü bir koruma içgüdüsüne sahip olmalarından olsa gerek;  - "Cennet anaların ayakları altındadır" sözü kendilerine Yaradan tarafından müjdelenmiştir. Her zaman çocukları için en mükemmelini isterler. Ayaklarına taş değse kendilerini suçlarlar. Öyle ki bu duygular kendilerinde bazen farkında olmadan aşırıya kaçabilmekte. Duygularına yenik düşmelerinden aşırı taviz vermekteler. Kendilerine göre iyi bir şeyler yaptıklarını düşünürken hem kendilerine hem de çocuklarına istemeden de olsa manevi zarar vermekteler. Mevlana ve Şems sözlerinde anneler için 5 öğüt söylemiştir. Yanlış zihniyete sahip anneler için en mantıklı sözleri;  oğlunuzun kendiniz için asla güvence olarak görmeyin. Oğlunuza sürekli derdinizi anlatmayın. Oğlunuza asla babasını şikayet etmeyin. Oğlunuzun yanında babasını azarlamayın. Oğlunuzun hizmetkarı  olmayın... Annelere söylenen bu sözler babalar için de geçerlidir. Her kesimden annenin fikir ve duyguları farklıdır. Köyde yetişen annenin tecrübesi ve eğitimi ile şehirde yetişmiş eğitimli kültürlü annenin çocuğuna verdiği sevgi ortak olsa da bilgi ve eğitimi aynı olamaz. Bilinçli ve tecrübeli anne ile bilinçsiz ve tecrübesiz annenin bir değerde olması mümkün değildir. Burada söylenen öğütler de yanlış zihniyetle evlat yetiştiren anneler için söylenmiştir. Verilen öğütlere uymayan anneler mutlaka zarar görmüş olsa gerek. Yoksa her öğüt ihtiyaç doğrultusunda söylenmiş ve tecrübe edilmiştir. Şanslı ve tecrübeli anne olmak istiyorsak, bizden öncekilerin tavsiyelerine uymak zorundayız. Aksi halde, gelecek için yetiştirdiğimiz evlatlarımıza zarar vermiş oluruz. Evlatlarımızı ne çok sıkmaya, ne de çok sevmeye gelir. Severek şımartmamalı, sıkarak da kaçırmayalım. Fazla yüz vererek, başına buyruk olmalarına da  engel olmalıyız. Küçük yaşta vereceğimiz terbiyeyi aşıladık mı hassas noktayı bulur, önemli dengeyi kurmuş oluruz. Bir ömür boyu doğru çizgide ilerlemiş manevi şansı yakalamış oluruz. Çocuklarımızla onların arkadaşı olmak değil, ailesi olarak anlayışlı, onları anlayan, dinleyen, sevdiğini hissettiren, yaptıkları hatalarında ve aldıkları kararlarında onları eleştirerek değil de anlayarak, dinleyerek, hak vererek destek olmalı, yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Onlara – “İyi ki ailem varmış" demelerini söyleterek, varlığımızın sebebini, onların da bizim gibi aileleri olduğu için  şanslı çocuklar olduğunu hissettirmeliyiz. Saygılar...