Çoğu zaman istemesek de kendimizi bir ikilemin içinde buluruz. Normalinde de hayatımız boyunca her gün ikilemi farkında olmadan da yaşarız. Yatağımızdan kalktığımız andan itibaren ikilemimiz başlar. Önce banyoya mı, mutfağa mı diye güncel basit ikilem yaşarız. Arkası da çorap söküğü gibi gelir. Mutfağa girdiğimiz de, giyinmek için odamıza gittiğimizde aklımızdan bir saniye de on soru geçer durur o mu, bu mu diye. Aslında ikilemde kalmak, yani karar vermekte zorlanmak, hayatımızı zorlaştırmadığı sürece insan için normal bir durumdur. Evlilik, meslek seçimi, iş değişikliği,bir yerden başka bir yere taşınma gibi etkisi geniş çaplı ve uzun süreli konularda kararsız isek bu önemli, bu durumlarda acele karar vermeden önce uzun süreli bekleme vs… Konu ne olursa olsun önce yeterli bilgiye sahip olmalıyız. Yeterli bilgiyi edinirken de çok fazla ayrıntıya girmekten de kaçınılmalıdır. İnceleme - araştırma sonrasında verilen kararlar yerine içgüdülerimizle vereceğimiz kararlar daha hayırlı sonuçlar doğurabilir. Konuyu problem olarak görmek yerine değerlendirebileceğimiz yeni bir fırsat olarak görmek insana daha mantıklı karar verdirir. Her verilen bir karar, yeni açılacak yeni kapılar demektir. Gözümüz de büyüttüğümüz seçenekleri ne kadar aza indirirsek karar sonucumuz o kadar başarılı sonuç doğurur. Çok seçenek kafa karışıklığına, sürecin uzamasına sebep olur. Bazen bizi çok iyi tanıyan birinden de fikir almak hayrımıza olacaktır. Bütün olumlu seçeneklere rağmen kararsız kalmaya devam ediyorsak, obsesif kompulsif - kişilik bozukluğu olabilir. Bunun için de özel yardım gerekir. Yada ünlü gazeteci yazar Suzy Welch' in 10 - 10 - 10 kuralını denemekte fayda olabilir. Vereceğimiz her karar 10 dakika, 10 ay, 10 yıl içinde neler olacağını kendimize yakın ve uzun vadede ne olacağını sormaktan geçiyor. Sonuç olarak kendimize vereceğimiz en güzel cevap karar vermek istediğimiz konuyu gerçekten istiyor muyuz. Hayatımıza ne katacak? Bizden ne alacak . Karar bizi mutlu edecek mi? Kendimizin mutluluğu mu yoksa başkasının iyiliğini düşünerek mi karar vermeliyiz. Bence kendi isteğimizle verelim ki sonuçlarına da katlanalım. Yeri ve zamanı gelince başkalarını suçlamayalım. Şu da aklımızda olsun. Ne bu hayat kalıcı, ne bizler bakiyiz. Vakit saat geldiğinde herkes yolcu. Kararlar ne olursa olsun hiçbir karar bizim sağlığımızdan mutluluğumuzdan daha önemli olmamalı ve bizi üzmesine asla izin vermemeliyiz. Saygılar.