Kendine yakışanı giymeyi bilmek, üzerine giydiğini kendine yakıştırabilmek bir hüner, ayrı bir meziyet. Herkes giyinir ama herkes güzel giyinemez. Zevkler kişiden kişiye  değişir. Bazıları sadece ihtiyaçtan  giyinirken, bazıları da  giyindi mi kendini yeni baştan yaratmış gibi bir şaheser  sergileyebilir. Günümüz de hazır giyim sektörünün en üst ileri seviye de  olduğu dönemde  bedenine kim ne ararsa bulma imkanına sahip çağdayız. Geçmiş yıllarımızda her alanda olduğu gibi gelişmiş giyim sektörü denen bir iş kolu yoktu. Evinde kendi imkanlarıyla dikip giyinenler ve bulma şansları olanların mahalle terzisinde diktirip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan halk vardı. Dikiş bilmek ve bu konuda ustalaşmak bir yetenek ve kabiliyet işiydi. Tıpkı 11 yaşında Behire Hakkı   annesinden gizli kumaş alıp kendisine  bir elbise dikerek  yeteneğini  kanıtlayıp  bu yolda ilerlemiş ve ilk Biçki Yurdu Terzihanesini İstanbul da 26 Temmuz 1913 tarihinde Çifte Saraylar caddesinde, No/21'de Gazetelere  - ‘Kadınlara Terzilik Mesleğini Öğreteceğim’ ilanını vererek açmış olur. İlk olarak 25 öğrenci ile başlayıp 51' e çıkar. 1917 yılına geldiğinde 366 öğrenci sayısına hızla ulaşmaya başlar. Behire Hakkının sayesinde 1923 yılına kadar 1380 Müslüman Kadın Terzi yetiştirilmiştir. 1928 yılın da ise Biçki Yurdunun  mezun sayısı 1794' e yükselerek İstanbul da; Beyazıt, Beşiktaş, Fatih, Üsküdar’dan sonra; Ankara, İzmir, Gaziantep, Konya ve Kilis'te de Biçki Yurdu açılmıştır. Milletin geleceği Kadınlarımızın eğitimine bağlıdır ve Behire Hakkılar sayesinde Beşik sallayan eller yükselmiştir, daha da  yükselecektir. Behire Hanım bütün Kadınlarımıza oldukça başarılı bir rol model olmuş tarihimize de ilk Türk Kadın Terzisi ve ilk Biçki Yurdunu açan olarak geçmiştir. İstemek; her zaman  başarmaktır, yapmaktır. Yeter ki içimizde ki cevherleri çıkarmayı,  azimli olmayı, hayallerimizin peşinden giderek gerçeğe dönüşmesini görmeyi bilelim. Saygılar...