Çocukluğumda büyüklerden duyduğum söz vardı: - " Ana - Baba kapısı Cennet, Koca kapısı Zindan " diye. Anlamının o yıllarda çözemedim, genç kız olunca da bu sözü saçma mantıksız buldum. Sonuçta birbirini severek, anlaşarak bir araya gelen çiftler, niçin birbirlerinin zindanı olsun diye mantıkta bulundum ama evlenince zindanın nasıl yaşatıldığını daha ilk aylarda öğrendim. Önce kişiliğinden , huyundan - suyundan, giyiminden, özgürlüğünden, arkadaş - eş - dost - akraba hepsinden vazgeçmeye zorlanıyorsun. Herşeyin kıskançlık söz konusu olmakta.Sokağa yanlız çıkma, otobüse binme, oraya - buraya gitme , düğün - eğlenceye - toplantıya katılma derken kendine güvensiz bir erkeğin elinde kuklaya dönüyorsun, al sana zindan. Şu hayatta en çok kıskandığım tek birşey oldu hayatımda. Eşini Kıskanmayan Erkekler. Eşine güvenen, eşini kıskanmayan, Eşine evinde yardımını ve saygısını gösteren erkekler benim saygımı kazanmıştır. - "Keşke benim eşiminde karakteri böyle olsaydı " diye dileklerim olmuştu. Ah şimdiki aklım olsaydı 33 senemi çöpe atmazdım. Kendi kişiliğimi yok ettim.Karşımdaki erkeğin modeli oldum. Evliliğin ; Akıl - Mantık - Şans işi olduğunu anladım. Aşk - Sevgi - Gönül bunlar geçici duygularmış. - "Aşk ve sevgi yüzde yüz Şans işi ile alakalı" diye tezimi koydum. Aşkın yanında mantığımızı da çalıştırmamız şart. - " Davul bile, Dengi Dengine " derken; Gönül işinin karaya konmasını değil ,aka koymasını istemek önemli etken. Burda genç kızlarımıza dikkat etmeleri gereken büyük detaylar düşünüyor. Dikkat edecekleri noktalar, büyüklerinin iç duygularına ve yorumlarına kayıtsız kalmasınlar. Ailelerinin gören gözleri ve hisleri çok önemli. Çoğu genç kızlarımız sevgisinin ve sevgiliye olan güvenin kurbanı olup gidiyor. Aralarında Şansı yaver giden istisnalara söylenecek sözümüz yok. SÖZÜMÜZ ; Şiddet, eziyet gören,güçsüz, savunmasız Kadınlarımıza. Toplumumuzun tarih öncesinden beri bitmek - tükenmek bilmeyen kanayan yaralarımız. Bunları hergün bir yerlerden sürekli duyuyoruz ama yakın çevrende; eş - dost - akrabaların da şahit olduğun da olay seni daha da üzmüş oluyor. Birde olaylar karşısında elinden birşeyler gelemeyişinin, çaresizliğin içini daha da yakıyor . Sevdiğim bir komşumun iki evli kızı, ikisininde kötü giden evlilikleri.Birinin iki küçük çocuğu, diğerinin dört çocuğu. Biri içkici dayakçı koca, diğeri madde bağımlısı.Evli kızlarının geçimlerini kız ailesi elinden geldiği kadar karşılamakta. Dört çocuk annesi olan kızı çalışarak da kocasının uyuşturucu parasını karşılamakta zorlanınca çareyi boşanmakta bulmuş ama tek korkusu öldürülme. Eşi kendisini sürekli - " seni ve aileni öldürürüm " baskısı uygulamakta. Devlet tarafından uzaklaştırma cezası almış ama nereye kadar. Her akşam haberlerde izliyoruz bir kadın bir erkek tarafından infaz edildi diye. Maalesef Devletimiz de bir yere kadar yetebiliyor, ömür boyu böylelerine bekçilik yapılamaz. Gelecek günlerde sonucu iyi yönde görmeyi umut ediyorum.
Başka bir arkadaşım da evini genç bir çifte kiralamış. Üç yaşında bir erkek çocukları olan bu çiftin erkeği kahve dünyasında üst düzey yönetici olarak çalışmaktaymış. Arkadaş evinin yan duvarına bitişik oturan kiracıdan gelen ağlama seslerini merak edip kapıya dikilmiş. Meğerse erkek Eşine aç bırakma cezası uyguluyormuş evine de hiçbir gıda almıyor ailesine parada vermiyormuş. Ara sıra ödül maması olarak eline bir paket yemek alıp geliyormuş. Şiddetin yanında bir de aç bırakma bu zamanda inanılacak olay değil ama gerçek . Bir gün arkadaş dayanamayıp evden gelen seslere karşılık polis çağırmış. Tahmin edildiği gibi ölüm korkusu ve tehditleri ile pıstırılmış kadın eşi hakkında şikayette bulunmamış. Olan arkadaşa olmuş. Kiracı evi boşaltmış ama bu kez ölüm tehditlerini ev sahibinede uygulamış - " sen bizi nasıl şikayet edersin" diye . Olay mahkemelik.
Acaba biz aileler bazen erkek çocuklarını yetiştirirken fazlamı şımartıyoruz . - " Kral sensin, sen ne dersen öyle olur, dünya senin etrafında dönüyor, istediğini yap , herşey senin hakkın " diye bizden böyle mesajlar aldıkları için mi kendilerini kadınların sahibi ve yöneticisi olarak görüyorlar. Kadınlar Sevilmek ve Sayılmak için vardırlar şiddet için değil. Siz maganda olan erkekler, kadınlarınız olmayınca birer hiçsiniz.Bunu onları kaybedince daha iyi anlıyorsunuz ama ne yazık ki olan yine o masum zavallı kadınlara oluyor.Bedelini çok ağır olarak, kendi canları ile ödüyorlar. Saygılar