İstanbul’umuzun en önemli simgelerinden biri olan, 1500 yıldır ayakta kalmayı başaran görkemli yapıdır Ayasofya! İkinci Ayasofya’nın 415 yılında ki yapımında Güneş Tapınağı ve Artemis tapınağından alınan malzemeler, kaplama ve sütunlarda kullanılan renkli taşların yeşil porfir Yunanistan’dan, sarı taş Suriye’den, kırmızı porfir Mısır’dan, Karataş İstanbul’dan ve beyaz mermeri Marmara Adası’ndan getirilmiştir. On bin kişi çalışarak baş yapıt eser meydana getirmişlerdir. Dünyanın en hızlı inşa edilen Katedrali olmuş ve bugünlere  gelebilmiş. Kilisenin ilk mozaikleri 578 yılında tamamlandı. 989 depreminden sonra 6 yıl tadilat çalışmaları sürdü. Latin istilası sırasında Haçlılar İstanbul’u ele geçirip; Hz. Meryem’in sütünü, Hz. İsa’nın sarıldığı bez olan torino kefenini ve Hz.İsa’nın mezar taşlarından parçalar çalınmıştır. 1204 yılında Latin imparatoru tacını Ayasofya’da girmiştir. Ayasofya’nın tarihi sadece doğal felaketler değil, acımasız istilaları da görmüştür. Bizanslılar 1261 yılında Ayasofya’nın kontrolünü geri aldılar, bu kontrol 1453 yılında İstanbul’un fethi ile Osmanlı’ya geçmiş ve yapı Ayasofya Camisi’ne dönüşmüştür. Caminin ilk minaresi Fatih Sultan Mehmet dönemin de yapılmış, ikinci minaresi de ll.Bayezid. Zamanında yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’da 16.yy’da Macaristan’dan fetih ederek getirdiği iki dev kandili, mihrabın iki yanında bulunur. Ayasofya tarihi boyunca sayısız onarım ve restorasyon çalışmaları görmüştür. Mimar Sinan camiye dış istinat duvarı ile sağlamlaştırmıştır. Kubbeyi de güven altına aldıktan sonra Hünkar mahfili ile batı kısmına iki geniş minare yaparak 1577 yılında  ll. Selim’in türbesini ekleyerek görevini tamamladı. I.Mahmud’un emriyle de yapının bahçesine bir imarethane, bir kütüphane, bir medrese ve bir de şadırvan ekletti. 1 Şubat 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle müzeye çevrilerek halka açılmıştır. 2016 yılının temmuzunda Ayasofya müzesinde düzenlenen kadir gecesinde ilk defa sabah ezanı okunarak namaz kılınmış, müzeden camiye dönüştürülmüştür. Tarihi boyunca hem kilise, hem cami hem müze olarak kullanılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra 500 yıl boyunca cami olarak kalmıştır. Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için çok önemli dini bir yapıdır. Birçok farklı ırka ve iki ayrı dine ev sahipliği yapmış kutsal, gizemli tarihi bir mirastır. Ebediyete kadar ayakta kalmaya ant içmiş gibi herkesi şaşırtan, büyüleyen ihtişamlı ve sırlı yapıdır. Tarihimize sahip çıkmak da bizden sonraki nesillerimizin görevidir. Saygılar...