Köşe yazılarımızda siz değerli okuyucularımıza zaman zaman tarihimizin unutulmaz Devlet Büyüklerimizin anılarını, hikayelerini gündeme getirip, geçmişimizin muhteşem güzelliklerini, inceliklerini, "bunlarda varmış", “bunları da yaşamışlar" gibi fikirleri aklımızdan geçirmeyi düşündürmek isteriz. Avrupalıların, Büyük Türk ve Muhteşem Süleyman lakaplarını verdiği, Kanuni Sultan Süleyman Han, Büyük âlimlerden ve velilerimizden Beşiktaşlı Yahya Efendiyle süt kardeşti. Yahya Efendi bir gün yolda iki papazla karşılaşır. Papaz; - " Yahya Efendi, Yahya Efendi! Söyle bakalım sizin dininizde ölmüşlerden vergi almak var mıdır?" Mübarek bu soru karşısında şaşırır. - "Hayır böyle bir şey yoktur " deyince, papaz devam eder; - " Ama sizin Sultanınız bizim ölülerimizden bile Cizye(vergi) alıyor, bu nasıl oluyor?"... Yahya Efendi bunları duyunca Padişaha hemen çok ağır sözlerle mektup yazar: - "Oturduğun o taht sana haram olsun, zulmün ölülere bile ulaşmış haberimiz yok. Bu yaptığın zulüm nedir? Derhal o tahtı terk et". Cihan Sultanı bu mektubu alır almaz Yahya Efendinin yanına gelir. - Hayırdır ağabey! Ne suç işlemişim acaba? diye sorunca durumu öğrenir ve kayıtların beş yıldır yenilenmediğini anlar. Durumu düzeltir, fazla alınan vergileri iade ettirir, helallik diler ve tahta oturmadan; - "memurlarımın hatasıdır" demeden Yahya Efendiye gidip ; - "Dediklerini hallettim, şimdi tahtıma oturabilir miyim ağabey diye sorar. Cihan Sultanı ülkesinde kendisini ikaz edecek böyle âlimler olduğu için şükreder ve gözyaşlarını tutamaz!.. O gün yapılan doğru davranışlar, bugün bizlere güzel geçmiş anılar olarak miras kalır. Saygılar…