Çiçeklerin de bir dili olduğunu  bilen bilir. Özellikle eski nesil aşıklar sevdalarını çiçeklerle anlatır, aşkını çiçekle dile getirirlerdi."kırmızı gülün" ;aşk - sevgi olduğunu, - "seni seviyorum" dediğini bugün ilkokul çocuğu  bile bilir. "pembe gülün";  "sana aşığım" ,  "beyaz  gülün"; seninle evlenmek istiyorum",   "sarı gülün" ; "senden ayrılmak istiyorum" anlamlarını taşıdığını eskilerimiz çok iyi bilirdi. Farklı isimlerde çiçekleri sevenlerin kişiliğini  bilen, öğrenen var mıydı? Tabii ki yine ne varsa eskilerde var diyerek birkaç örnekle dile getirelim. Gülün her cinsini seven kişiler; çok romantik, sevdi dolu, tutkulu olmakla beraber geleneklerine saygılı, hatta biraz eski moda tercih eden özellikte romantiklerdir. Zambak sevenlere bakarsak; Saygın ve değerli bir kişiliği olduğunu anlarız. İnsanlara akıl hocalığı yaparlar, son  derece romantik, yardımsever, ilişkilerinde ciddi karakter sahibidirler. Orkidecilere bakarsak; iyi huylu, barışçıl, naif, zarif, aristok takılan gizemli kişilik sahibidirler. Anlaşmazlık ve kavga gibi kötü huylardan nefret eder, az - öz sade bir arkadaş çevresi tercih ederek,lüksü  gösterişi, sevgiyi ön planda tutan kişilik sergilerler. Menekşe tutkunlarına bakarsak; nadir bir zekaya sahip olmakla birlikte, alçak gönüllü ve sade kişilik sergilemeyi tercih ederler. Benimde kalbimi çalan rengiyle Papatya tutkunu oluşumun açıklaması bile gurur verici burada biraz  kibir yaptım farkındayım  ama etrafına neşe yaymakta üstüne olmayan, her zaman gülümseyen, iyilik meleği olarak yorumlanan  kişilikte kişilerin sevdiği çiçek; sarı papatyam. İş konusunda arkadaşlarla eğlenmeyi, açık havayı, doğayı sevdiği için işi ikinci planda tutmak doğasında var bu tembellerin.

Nergis sevenlere gelince; çalışkan, hırslı, sevgi dolu ve sevecen, sevmeyi bilen insanlar olarak bilinmeli. Ben bu çiçeği de renginden dolayı çok seviyorum;  ayçiçeği  (gündende). Bunu sevenler çok cesur, mutlu, sıcak ve etrafına ışık saçan, bir güneş gibi enerji ve pozitif titreşimler yayan nazik, ender bulunan kişiler düşünülmeli. Burada istemeden biraz kendi kişiliğimi de tarif etmiş olabilirim. İnanın istemeden derken, oldu yan cebime koy misalinden. Lalecilere gelirsek; Tam bir seyahat çılgını olan gezginciler denebilir. Değişiklik arayışında olmayı, ailenize  ve  arkadaşlarınıza bağlı kalmayı, alıcı, özenli, iyi huylu, dinine düşkün, günahlardan sakınan Allah dostu ruha sahip oldukları söylenebilir. Lale derki; - "be hey tanrı benim boynum neden eğri, yardan ayrı kaldım gayrı benden ala çiçek var mı? Çiçek var mı... diye Aşık Veysel’in türküsü geldi aklıma bu arada, çocukken en çok severek dinlediğim ruhumu okşayan bir parçaydı. Konumuz Çiçeklere gelirsek; çiçekleri, ağaçları, çimenleri doğayı seven insanlar melek gibi bir kalbe sahip kişilik taşırlar. Doğayı seven , her şeyi sever  İçinde kin nefret kötülük barındırmaz. onlar dünyaya güzellik saçmaya, sevgide örnek olmaya gelmişler, çevrelerine saflığı, temizliği yaymakla görevli  allahın seçilmiş kullarıdır. Saygılar...