Millet aya biz yaya diyerek başlamak istiyorum söze. İnsanların kültür seviyesi yükseldikçe her şey daha güzel olacak fikri bende bambaşka düşüncelere yol açtı. Eğitim ve Teknoloji arttıkça insanoğlundaki "hırs" da beraberinde daha başka duyguları getirdi. Merhamet-Vicdan-İnsan Sevgisi- Acıma Duygusu diye bilinen insancıl duygular aldı başını gitti yok oldu. Kimin eli kimin cebine girdi, kim kime ne tutturursa ne kazıklayabilirse becerileri- hünerleri gelişti. Tarihte yaşanılan bütün acı duygular modern çağın örtüsüne bürünerek karşımıza çıktı. Toplumda yaşam seviyesi, kaynaşma, sosyalleşme, yardımlaşma düştü eridi bitti. Ekonomi bozuldukça, pahalılık arttıkça, İnsanların iyimser dolu duyguları suya düştü yok oldu. Nasıl bu hale geldik, ne ara geldik ona hiç aklım ermedi. Cennet gibi altın yumurtlayan Vatan , dış güçlerin kaymağı  oldu çıktı. Paramızın değeri düne kadar ülke bile sayılmayan küçücük ülkelerin karşısında bile eridi gitti.

Ülkelerinde aldıkları bir aylık maaşla bizim ülkemizde 10 ay krallar gibi yaşayan, harca harca bitmez keyfini sürenlere söyleyecek çok sözüm varda içimde saklı. Esnaf kendi çapında haklı olarak yerli halkı unuttu, yabancılara abone oldu. Biz vatanın gerçek sahipleri kendi ülkemizde mülteci olduk. Kafe, restoran, eğlence yerlerinde, alışveriş merkezlerinde lüks hayat süren yabancılara uzaktan bakar olduk. Fakir ve orta gelirli halk deniz kenarında oturup bir çaya, bir simide hasret kaldı. Allah sonumuzu hayır etsin inşallah demekten başka sözümüz kalmadı.  Kader bir gün bize de güler inşallah diyerek yaşanmış bir örnekle sözümüzü bağlayalım. 1503 yılının haziran ayında ünlü keşifçi Kristof Kolomb, gemilerinin tamiratı için Jamaika’ya uğrar. Oradaki yerli halk gemilerin tamiratına yardımcı olur, tayfaya yiyecek ve içecek verir. Aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Gemi tayfası da yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya da başlar. Bu duruma kızan yerliler yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz kalan Kristof Kolomb, takvimini karıştırırken ertesi gün Ay Tutulması olacağını görür ve aklına dahice bir fikir gelir hemen yerli halkın şefine giderek; "Tanrının yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu yüzden Ay'ı kan kırmızıya çevireceğini " söyleyerek kurnaz fikrini uygulamaya koyar. Ertesi gün ay tutulup kızıl renge bürününce her taraftan gemiye doğru yiyecek ve içecek getirip, Tanrıya af edilmeleri için Kolomb’tan yardım isterler. Kolomb kum saatine bakarak 48 dakika süren Ay Tutulmasının bitmek üzere olduğunu görünce; Tanrının kendilerini af ettiğini ve birazdan Ay'ı normal rengine çevireceğini bildirir. Tutulma biter, Tanrının kendilerini af ettiğini zanneden yerliler köleliğe devam ederler. Evrenin işleyişini bilen okumuş bilgili Kolomb şu sözü bize armağan gibi, günümüzde de geçerli olacağını önceden tahmin ederek miras bırakır. "Cehalet her zaman köleliği getirir". Günümüzde yaşanılanlarda bunlardan farklı durum değildir. Sadece mekanlar ve insanlar değişik, olayın iç yüzü aynıdır. Birilerinin ilim irfan bilgisi, başka birilerinin ezilmesine, sömürülmesine, haklarının yenmesine sebep olmaktadır. Saygılar