Kimsenin saçına "ak" olmayın , Kimsenin gönlüne "yük" olmayın,  Kimsenin kalbine "yara" olmayın, Kimsenin gözüne "yaş" olmayın, Kimsenin diline  "ah", Kimsenin baharına "kış" olmayın, umut olun, huzur olun, sevgi olun ama "engel" olmayın! Büyüklerimizden değerli öğütler dinleyene, anlayana, uygulayana. Çoğumuzun en büyük hatası, büyük sözü dinlememek, aksine büyüklerin bilgi ve tecrübelerini eski kafa, modası geçmiş yanlış düşünceler olarak kabul etmek, hatta söylenenlerle alay etmek, alışkanlık hallerini almış da asıl bu düşünce zihniyetinde olan, modern çağın modern insanları bana göre yüksek egoları yüzünden kaybedenler kulübündelerdir. Halbuki geçmişine sahip çıkan, Atalarının izinden giden, büyüklerinin sözünü dinleyenler her zaman kazanırlar. Ben Çin halkına ve bireylerine hayranım. Gelenek ve göreneklerine o kadar bağlılar ki, ülkelerinde uygulanan bütün kurallara uymak onlar için, büyük görev sorumluluk. Bu düşüncemin nedenini Prof. Dr. Saffet Solağın bir anısını anlatarak örnek gösterebilirim. Dr. Saffet Beyin, Amerika da master yaptığı yıllarda, çalıştığı üniversitenin yemek salonu açık büfe olarak kullanılmakta, herkes dilediği yemekten istediği kadar alıyor, Yemekhanenin kapısında da "Yiyeceğin kadar al,ne aldıysan ye yazılıydı". Çinli bir arkadaşı ile aynı masada yemek yerken tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışan Çinli arkadaşına " Bir pirinç tanesi için  neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabağında kalsın" dediğinde aldığı cevap; "Her Çinli bir pirinç  tanesi israf etse, Çin nüfusu  ile çarp bakalım, kaç ton pirinç yapar? Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur " cevabını alır.
Karşılık verme gereği olarak "Şu anda Çin'de değilsin, Amerika'dasın, tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin'i değil, Amerika'yı zarara uğratır, deyince Çin'li arkadaşın kahkahası ile verdiği cevap; "Yaşadığım ülke olan Amerikayı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz" diyerek kendilerine öğretilen onurun, israfın değerini, önemini vurgulamış olur.  Bizim Prof.Dr.Saffetimizde " İslam Dininde "Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz, çünkü Allah israf edenleri sevmez" diyerek dinimizin emrini anlatır. Çinli arkadaşın bu söz çok hoşuna gider gitmesine de başka bir Ürdünlü Müslümanın tabağındaki kalan yemeklerini çöpe attığını görüne kadar. - " O Müslüman Değil miydi? Diye sorarak şaşkınlığını dile getirince Prof.Dr. üzüntüsünden cevap  verememiş. Yusuf İslamın da bu sözü bu konuya büyük aydınlık getirmiştir. "Ben Kuranı Kerim'i okudum Müslüman oldum. İlk önce Müslümanları tanısaydım asla Müslüman olmazdım. Kusursuz olan İslamdır. Müslümanlar değil". Bu sözün manasını düşündükçe altında birçok sebepler buluyorum. Yıl olmuş milenyum uzay çağı halen  Müslümanlar arasında Mezhep tartışmaları, din ayrımcılığı, kardeşin kardeşe karşı din kavgaları, iktidar çekişmeleri, halk arasında cahilce galeyana gelip seçim propagandalarında tarih öncesinden  kalma taşlı sopalı saldırılar, aynı şekilde oynanan maçlarda çıkan kavgalar... Müslümanlık bu mu? Hani hoş görü, sabır, sevgi saygı nerde kaldı?Anlayana sivrisinek saz, Anlamayana Davul zurna az misali....Saygılar