CHP, hafta sonu gerçekleşecek 36. Olağan Kurultay’da dört genel başkan adayı ile seçime girmeye hazırlanıyor. CHP’deki 4 adaylı bu seçimi birer zenginlik olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, ‘AKP’de tek adam ve tek adaylı listelere karşı CHP’de çok adaylı seçimlerin birer demokrasi başarısı’ olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, 35. Olağan Kurultay’da birçok farklı düşüncenin kendi içinde temsilini sağlarken, bu kurultayda iki farklı yapının kurultaya damgası bekleniyor.

CHP’de ulusalcılar ve sosyalistler daha önceki kurultaylarda Kılıçdaroğlu ile aynı listelerde yer alırken bu kongrede her iki grup da farklı adaylar ile kurultaya girmeye hazırlanıyorlar. Ulusalcılar Muharrem İnce, Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ile kurultayda yerini alırken yeterli imzayı toplamaları durumunda aday olacaklar. Partide aynı yöne bakan üç adayı değerlendirdiğimizde Muharrem İnce’nin açık ara farkla bu alanda önde olduğunu söyleyebiliriz. İnce, CHP’de bu alanda en güçlü isimlerden biri ve genel başkan adayı olarak da CHP tabanında karşılığı olacaktır. Delegeleri birebir arayarak sonuç almaya çalışan İnce, son günlerde il gezilerine de başlayarak destek almaya çalışmaktadır. CHP’de siyasi geçmişi olan İnce’ye parti tabanı sıcak bakarken Ümit Kocasakal’ın geçmiş dönemde Vatan Partisi ile paralel duruşu nedeni ile genel başkanlık için vize alması zor görünüyor. Son olarak Ömer Faruk Eminağaoğlu da yeterli imzaya ulaşır mı bilinmez ancak Eminağaoğlu ve Kocasakal’ın son noktada Muharrem İnce ile güç birliği yapma ihtimali de düşünülmektedir.

Kemal Kılıçdaroğlu sonrası kendini sol kanat olarak gören Sosyalistler de yeni bir alan oluşturdular. Güçlü bir hareket noktası oluşturması beklenirken partinin ve ülkemizin kurucu değerleri ile gündeme gelmeleri kendilerini başlamadan zayıflatmış oldu. Kılıçdaroğlu’nun gölgesinden çıkarak etkin olamadıkları için Muharrem İnce’nin de hedefindeler. Ulusalcılar gibi kendilerini temsil eden bir lider ile değil bu dönem Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in kaleme aldığı bir manifesto ile öncelikli ilkeler üzerinden pozisyon almayı tercih ettiler. Partide kendini sosyalist, solcu veya devrimci diye tanımlayan bu grup, aday çıkarmak konusunda ikiye bölünmüş görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun gölgesinde ve yarattığı özgürlük alanında siyaset yapmanın kuralları zaman zaman bu grupta tartışmalara neden olmaktadır. Bugün bir aday çıkaramamalarının bedelini sonra çok daha ağır ödeyeceklerini düşünenler de mevcut. Bu kurultayda Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek olan Sosyalistler PM seçiminde yeterli yer bulamamaları durumunda kendi anahtar listeleri ile destek isteyebilirler. Ancak adaysız bir ekibin bunu dört adaylı bir seçimde başarması çok zor olacaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu seçildiği Mayıs 2010 yılından itibaren CHP de özgürlükleri, kadın ve genç adayları önemseyen tüm kesimleri kucaklamaya çalışan merkezci bir yapıyla bugüne kadar gelebildi. Bugün parti içindeki Sosyalistlere de, Ulusalcılara da CHP’nin ihtiyacı olduğu için önem veren Kılıçdaroğlu, bu seçimde merkezi görüntüsü ile kurultayda destek isteyecektir. Ne sosyalistlerin ne de ulusalcıların özgürlük alanına müdahale etmeyecek ve ettirmeyecektir. Bugüne kadar denge rolü üstlenen Kılıçdaroğlu’nun PM seçimi için çarşaf yada blok liste ile nasıl bir yapı oluşturacağı merak konusu. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak bu kurultay ile 10. yılına girebilir ancak gelecek yıllarda parti içindeki bu gruplar ayrışır mı birleşir mi zaman gösterir.