Yunanistan ile gerilimin dozu giderek tırmanıyor.

Sebep Ege denizi kıta sahanlığı ve tartışmalı ada ve kayalıklara yerleşim ve silahlanma. 

Ama bu konular yıllardır zaten var olan anlaşmazlıklar.

Neden bugünlerde tekrar gündeme geldi ve karşılıklı atışmalar ile gerilim tırmandırılıyor?

Cevap basit; Tabi ki seçim yatırımı.

İktidar iç politika hamleleri ile kaybettiği desteği geri alamayacağını gördüğünden dışarıda bir gerginlik yaratarak kayıpları telafi etme peşinde.

Seçimler yaklaştıkça bu hamlelere başvurulacağını daha önce yazmıştık.

Ülkemizde milli duyguların her zaman baskın olduğundan, seçmeni konsolide etme amaçlı  politikalar geliştirileceğini söylemiştik.

Bunun için yandaş medya da aktif olarak kullanılarak, kendi maşaları olan yorumculara binbir çeşit haritalar önünde  saatlerce, sanki  neredeyse savaş çıktı çıkacak gibi, tartışmalar yaptırıyor.

Hangi savaş, ya?

Ahı gitmiş, vahı kalmış Suriye'ye bile izin almadan adım  atılamadığı yerde ABD ve AB ülkelerini arkasına almış Yunanistan'a mı aniden girilecek?

Yıllarca gözümüzün önünde Yunanistan'ın adaları silahlandırmasına karşı herhangi bir hamle yapılamadığı halde bugün ses yükseltmek popülizm ve planlı seçim yatırımından başka bir şey değil.

Ama siyaseti yakından takip edenler bu durumun tıpa tıp aynısı 2018 seçimlerinden önce de yaşandığını  çok net hatırlayacaklardır.

2018 seçimleri öncesi "Zeytin dalı" operasyonu ile Afrin'e girmiştik.

Bu durum iktidara seçmen nezdinde önemli katkı sağlamıştı.

ABD'nin iktidara desteği olmuştu bu operasyon.

O dönem iktidar papa ile de görüşmüş, İngiltere başbakanı ile de.

Ama İngiltere'de sadece Başbakan ile görüşülmemişti.

Başka görüşmeler de olmuştu.

Bu konularda ayrıntıları merak eden 06.06.2018 tarihli "Gündem ve gerçek" yazımızı okuyabilir.

Şimdi de yine bir seçim arifesinde Yunanistan ile bir gerilim yaşanıyor.

Başrolde yine olağan şüpheli ABD var.

Böyle bir gerginliğin kime faydası olacağını tahmin edin bakalım.

Diğer yandan ABD ile ilişkiler öyle kamuoyuna yansıtıldığı gibi değil.

ABD bu iktidara neden destek verdiğini ayrıca yazarız.

Son aylarda Yunanistan ile artan gerilimin bir de Yunanistan tarafı var .

Doğu Akdeniz ve Ege'de başlayan karşılıklı atışmalar soydaş nüfusumuzun yoğun olduğu Batı Trakya'ya da yansımış durumda.

Oralarda soydaşlarımıza yönelik değişik eylem ve tacizler yapıldığına şahit oluyoruz. Bu hareketler son derece tehlikeli.

Balkanların her yerinde neredeyse soydaş nüfusumuzun olmadığı bölge yok.

Böyle bir yaklaşım ateşle oynamaktan başka bir şey değildir.

Bu durum sadece Yunanistan için değil,diğer Balkan ülkeleri için de geçerli.

Kim ki etnik kartlar ile oyun oynamaya kalkarsa zararlı çıkan  kendileri olacaktır.

Diğer yandan ortaya çıkan bu tablo bize başka bir şeyi daha hatırlatıyor.

Yüz yıl önce ülkemiz aynı şekilde Yunanistan başta olmak üzere Fransa, İngiltere , İtalya gibi ülkeler tarafından kuşatılmıştı.

Ekonomik ve siyasi darboğaz içinde bulunan Vahdettin dönemi.

Bu gün baktığımızda adeta deja vu yaşıyoruz değil mi?

Ülkemiz de, doğrudan olmasa da, başta Suriyeliler mülteci akınları ve kontrolsüz toprak ve gayrimenkul satışları ile adeta istila edilmiş durumda.

Ancak yüz yıl önce ne olmuştu?

Bir kahraman çıkıp işgalcilerin hepsini darmadağın etmiş ve  ülkenin bu durumlara düşmesine sebep olan Vahdettin de kaçmak zorunda kalmıştı.

Sonuç mu?

Tarih tekerrürden ibaret ve bu tablo bire bir yüz yıl önceki tablo ile aynı.

Yunanistan ile savaş falan çıkacağı yok. 

Zaten bu planlı ve kontrollü bir gerilim.

Ama aynen yüz yıl önce olduğu gibi sıkıntıya giren ülkemizi bu açmazdan çıkaracak elbet bir lider çıkaracaktır bu millet.

Olacağı aynen budur.