Genetik kodlamanın zaman aşımı yoktur

Bulgar devletinin kuruluş yılı  M.S. 681.

Kökenleri Türk boylarından gelen ve Dulo hanedanına mensup Asparuh tarafından kuruluyor.

Aslında ilk bağımsız Bulgar devleti Asparuh'un babası Kubrat tarafından 635 yılında kurulmuştur.

Bu devletin sınırları Kafkaslardan kuzeye Dneper ve Volga nehirlerine kadar uzanır.

Ancak Kubrat'ın ölümünden sonra 5 oğulu arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu bu devletin ömrü kısa olur.

Oğullarından biri Asparuh kendine bağlı olanlarla Bizans toprağı olan Tuna nehri boyuna yerleşir ve onlarla mücadele ederek Şumnu ile Varna arasındaki bölgede hakimiyet kurarak Bulgar devletinin temellerini atar.  

Kısa sürede de topraklarını genişletmeyi başarır.

Fazla tarihe girmeden,ki amacımız tarih dersi vermek de değil, anlatmak istediğimiz konuya gelelim:

Bugün ismi Bulgaristan olan devletin kurucu unsurları bir Türk boyundan gelenlerdir.

Daha sonra kalabalık Slav topluluklara karışarak ve Hristiyanlığı kabul ederek geleneklerinden, törelerinden, kültürlerinden yani köklerinden giderek uzaklaşmışlar.

Slavlarla karışmış ve zaman içinde onların geleneklerini ve kültürlerini benimsemiş olabilirler ama insanoğlunun genetik kodlamasında zaman aşımı yoktur.

Eninde sonunda bu genetik kodlama özüne, temeline dönme gereği duyar.

Bulgar halkı eninde sonunda bu dirilişi yaşayacaktır.

Bu nesil değilse, bir sonraki nesil, bir sonraki değilse , onların torunlarında  özüne dönme dürtüsü baskın gelecektir.

Şimdi birileri çıkıp, 500 yıl Osmanlı egemenliği altında bu dürtüler ortaya çıkmadı da bu saatten sonra mı çıkacak, diyebilir.

Çıkmadığını nereden biliyoruz?

Bunu kabul etmek istemeyen  kesimler  var.

Bunlar Slav kökenli olan Rusların  etkisi altına kalmış kesimler.

Zaten Osmanlı Rus savaşı sonrası ve özellikle de 1944 yılından sonra Bulgaristan Soviyetler Birliği kontrolüne geçtikten ve Komünist rejim geldikten sonra Bulgaristan tarihi üzerinde yoğun Rus propaganda makinası etkili olmuştur.

Bulgar devletinin kurucu unsurları olan Türk boyu değil, Slav yanları ön planda tutulmuştur hep.

Ancak komünist rejimin sona ermesiyle hakikatler  inkar edilemeyecek şekilde açık ve net olarak birçok aklı selim tarihçi tarafından dile getirilmeye başlanınca bu defa Rus yanlısı tarihçiler farklı tezler ileri sürmeye başladılar.

Neymiş?

Aslında Bulgar devleti Asparuh'tan çok daha önce kurulmuş da, Bizans'tan bile önce kurulmuş da(ki bu tarihçilerden bazıları Bizans'ın varlığını da kabul etmiyor), bu topraklarda bin yıllardan beri bilmem hangi medeniyetler yaşıyormuş da, hatta bazıları daha da ileri giderek aslında beyaz ırkın kaynağı bugünkü Bulgaristan topraklarıymış gibi farklı ve değişik teoriler ortaya atmakta.

Amaç Bulgaristan'ın kurucu unsuru Türkleri önemsizleştirmek.

Kaldı ki velev ki Asparuh'tan önce bu topraklarda başka devlet veya devletler var olmuş olsun

Olabilir.

Bizim Anadolu'da da birçok medeniyet ve en son Bizans varmış.

Ama bizim Türk boyları gelip buraları fethederek bugüne kadar varlığını sürdüren kendi devletlerini kurmuşlar.

Aynı şeyi Asparuh da yapmış.

Kendisinden önce başka  devletler olmuş olsa bile Asparuh orayı fethederek, bugünkü Bulgar devletinin temellerini oluşturan   devleti kurmuş.

Yani Bulgar devletinin kurucu unsurları Türklerdir ve üstte dediğimiz gibi eninde sonunda bünyelerindeki genetik kodlama baskın gelip özüne döneceklerdir.

Bugün değilse , yarın, yarın değilse öbür gün.

Bu dürtüden  kaçamayacaklardır.

Örneğin Macaristan gibi.

Kimse de yazdıklarımızı farklı yerlere çekmeye kalkışmasın.

Bu bir durum tespitidir.

Kaldı ki bunda kötü bir şey de yok.

Bir kişinin özüne, soyuna  dönmesinden daha doğal bir şey olabilir mi?

Yoksa Bulgaristan'ın varlığı, bütünlüğü ve egemenliğine herkes saygılıdır. 

Nihayetinde Bulgaristan'ın da vatandaşıyız  ve oranın kalkınması, her alanda ileri ülkeler seviyesine ulaşması en samimi arzumuzdur.