Genel seçimleri kaybedince Kılıçdaroğlu'na karşı parti içinde bir başkaldırı yaşandı ve süreç genel başkanlığı kaybedilmesi ile sonuçlandı.

Bu değişim talebini "esasta" doğru ama "usulde" hatalı diye yazmıştık daha değişim hareketi ilk başladığında.

CHP teşkilatlarında yıllarca kaybedilen seçimlerden dolayı oluşan tepkiler öfkeye dönüşmüştü.

Tabandan gelen tepki seslerinden gaza gelen parti içindeki değişimciler genel başkanlarına karşı baş kaldırmış ve onu istifaya davet etmişlerdi.

Bu taleplerinde haklı olmalarına rağmen izledikleri yol ve kullandıkları yöntemler hatalı olunca olaylar karşılıklı restleşmeye kadar gitti.

Yapılan gizli toplantılar, kendilerinin hiçbir suçu yokmuş gibi seçim mağlubiyetini sadece Kılıçdaroğlu'na maletmeye kalkışmaları rencide edici boyuta ulaşınca Kılıçdaroğlu cephesini de reaksiyon göstermekte gecikmedi.

Karşılıklı restleşmeler kongre süreçlerine de yansıdı ve çekişmeli kongreler yaşanmasına sebep oldu.

Biriken gerilim doğal olarak Kurultaya da yansıyınca gergin bir genel başkanlık seçimi yaşandı.

Bu da kırgınlıklar ve küskünlükleri  beraberinde getirdi.

Yerel seçimler öncesi bir siyasi parti açısından en olmaması gerekenler oldu.

Oluşan kırgınlıklar ve dargınlıklar seçimlere olumsuz yansıyacak bir ortam oluşturdu.

Ama bu konuda da birçok yazı paylaşmıştık çekişmeli kongrelerden bölünmeler ve düşmanlığa varan küskünlükler ortaya çıktığını.

Kardeş kavgalarının sonuçları en ağır olan kavgalardır diye defalarca uyarılarda bulunmuştuk.

Nitekim bugüne gelindiğinde teşkilatlarda bunun yansımasını açıkça görülüyor.

Seçim sürecinde kongrelerde ve kurultayda kaybeden tarafında yer alanlar katkı yapmaları bir yana zaman zaman kendi adaylarının aleyhine demeçler verdiklerine de şahit oluyoruz.

Bu durum atılan hatalı adımların çarpıcı yansımasıdır.

Bu ortamda CHP'nin şansı iktidara karşı oluşan inanılmaz tepkiler.

Normal, kutuplaşmamış siyasi bir ortam olsaydı CHP kale diye anılan yerlerde bile seçimleri kaybedebilirdi.

Neyse ki iktidara karşı büyük tepkiler var ki  yapılan hataları bir yere kadar  telafi ediyor.

CHP'nin içindeki değişimciler bu inanılmaz stratejik hatayı yapmasalardı , masa ortakları seçimlere ayrı ayrı adaylarla katılsalar bile, yerel seçimlere çok daha rahat girer ve çok daha fazla yer kazanabilirlerdi.

Şimdi elindekileri  tutmakta bile zorlanacaklardır.

Özellikle en kritik  yer olan İstanbul'da  çekişme yaşanacağı kesin.

Ankara'da sıkıntı yaşanmaz.

Mansur Yavaş orada çok rahat kazanır, ki bırakın Ankara'yı genel seçimleri  bile çok rahat kazanacak potansiyele sahip.

Yazımızın başlığına dönersek;

Her ne kadar genel seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu'na karşı oluşan tepkiler ve hayal kırıklıkları olsa da zaman içinde bu küskünlükler gider ve seçmen yine kendi partilerine destek olurdu.

Ama tartışmalı ve hatta bazı  yerlerde kavgalı kongrelerden sonra sadece küskünlüklerden öte  düşmanlıklar ortaya çıktı.

Böyle ortamlardan sonra kaybeden taraflar destek olmaz.

Hatta bırakın destek olmayı el altından köstek olmaktan da çekinmezler.

Kurultay yine yapılırdı ama uzlaşı sağlanma şartıyla.

Yoksa illa çok adaylı Kurultay olacaksa seçim sonrası bırakılması CHP açısından en doğru seçenekti.

Yani olay öyle değişimcilerin söylediği gibi eski genel başkan ile yerel seçimlere gidilirse seçmenin moral motivasyonu düşük olur ve olumsuz etkileniriz tezi çok doğru değil.

Evet kırgınlıklar ve moral motivasyon düşüklüğü olabilir ama seçim sürecinde bunlar ortadan kalkardı.

Ama çekişmeli Kurultaydan çıkacak sonuç kırgınlıklardan çok öte düşmanlıklara varan tavırlar olacaktı, ki aynen de bu olmuştur.

Bu durumun meydana gelmesi tamamen değişimcilerin hatasıdır.

Ama bu konuda da yazmıştık:

CHP'nin ihtiyacı olan şeyin değişim değil açılım diye.

Zihniyet ve siyasi anlayış açılımı.

Yoksa demiştik sadece yönetim kadro değişikliği ile hiçbir şeyin değişmeyeceğini ve CHP yerinde saymaya devam edeceğini vurgulamıştık, ki aynen de yerinde saymaya devam ediyor.

Bir milim bile yükselme yok.

Üstte dediğimiz gibi;

CHP'nin şansı iktidarın inanılmaz başarısızlığı.