Güçlü bir ülke olmanın temelinde tutum, tasarruf ve yatırım vardır.

Güçsüz ülkelerin yegâne sebeplerinden biri de tüketim toplumu olmalarıdır.

Bugün başlayan ‘Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası’, 18 Aralık’a kadar sürecek.

Önemli olan sözde kutlamak değil gerçek anlamda bu haftanın değerini yıl boyunca hayatımıza nakşetmektir. Bunun sorumluluğu herkestedir.

Bu konuda devletin yapacağı işler ve destekler vardır.

Yatırımcı yatırımı ile tüketici de tercihi ile destek vererek yaşatmalıdır bu anlayışı.

Tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleşmenin birçok ‘değeri yok ettiği’ acı gerçeği ayna gibi ortada.

Geçmişte okullarda 'Yerli Malı Haftası' denilince aklımıza hemen elma, armut, portakal, muz kuruyemiş vs. gelirdi…

Günlük yaşantımızda kullandığımız eşyalara bakalım.

Elektronikten araçlara, ayakkabıdan elbiseye, ilaçtan kozmetiğe ve oyuncaktan boncuğa kadar birçok ihtiyaç malzememiz (bunlara ihtiyaç olmayan mallar da dahil) ithal...

WhatsApp Görsel 2022-12-11 saat 16.55.40

Hayatımıza giren bu ürünlerden acaba ne kadarı milli ve yerli yani ülkemizde üretilmiş?

Bunları ne kadar dert ediniyor ve düşünüyoruz?

Elbette düşünmeliyiz; aksi takdirde yok olup gideriz.

Bunları mutlaka araştırmalıyız ve herkese de yaşayarak anlatmalıyız.

Acı ama maalesef bu ülkede birçok ürün ithal ediliyor.

Elbette ithal ürünler de olacak. Üretemediklerimiz ve yapamadıklarımız olabilir.

Ancak hiçbir zaman ithalat, ihracatımızı geçmemelidir.

Hele gıdamız mutlaka yerli olmalı. Damak tadımıza ve vücut yapımıza en uygun ürün, kendi topraklarımızda ve kendi sularımızla ürettiğimiz gıdalardır…

Topraklarımız ve işgücümüz bunun çok üstündedir. Aklıselim ile yapılacak projelerle kendimize yetecek ve birçok ülkeye ihracat yapacak kadar potansiyelimiz var.

Yabancı malların istilası öylesine yoğun ki, hangi malın etiketine baksanız altından mutlaka bir başka ülke adı çıkıyor. Daha kötüsü biz bu duruma öylesine alıştık ki sanki o marka bizim.

Sadece ülke yönetiminden sorumlu olanlar değil, ulusça yerli üretimi özendirmek, korumak ve kollamak öncelikli görev ile sorumluluğumuzdur.

Yerli ve milli malı kullanmak ve ülkemizin ekonomi ile üretimine katkı sağlamak hepimizin görevidir. Birlik ve beraberlik içinde yerli ürünlere sahip çıkmalıyız.

Ne kadar çok yerli ve milli ürün kullanırsak, ülkemizde küresel krizin yakıcı ve yıkıcı etkilerini daha az zararla bertaraf etmiş oluruz.

Aksi takdirde toplum olarak bunun ağır bedellerini öderiz.

‘Yerli Malı Haftası’ ile ilgili yapılan ve yapılacak olan etkinlikler, sadece bir haftalık mesele değildir, ömür boyu hayatımızda uygulanması gerekir.

Bu konu herkes tarafından süreklilik taşımalıdır.

Mutlaka yerli mallarında vergi oranı en aza inmeli.

Geçmişe göre bazı alanlarda yerli üretimler, yatırımlar ve büyük çabalar var. Bunları görmezlikten gelemeyiz.

Ancak bazı alanlarda maalesef hala gerideyiz…

Koronavirüs illetini dibine kadar yaşadığımız 2 yıl boyunca, yerli üretim, tarım ve gıdanın önemi bir kez daha gözler önüne serilmiş, toplum tarafından kıymeti daha fazla anlaşılmıştır.

Ukrayna- Rusya arasında yaşanan savaş, gıda ayarlarını bozmuş, savaş sadece iki ülkeyi değil tüm dünyayı derinden etkilemiş, kimi noktada kıtlık ve açlıkla karşı karşıya bırakmıştır. Bu da yerli mallarına olan yaklaşımın önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Kendi mallarımıza ve ürünlerimize sahip çıkmak, tutumlu ve tutarlı olmak milli ve yerli vazifedir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Köylü Milletin Efendisidir” söyleminin doğruluğu üzerinden yıllar geçse de bugün bile karşımıza çıkmaktadır.

İşin özü kendimize, ülkemize ve üretimimize biz sahip çıkacağız…

Herkes kendine düşeni ve yakışanı yaparsa ortada sorun kalmaz.