‘Türkan çeşme’ Bulgaristan'da asimilasyon döneminde soydaşlarımızın gasp edilen hakları için verdikleri mücadelede hayatını kaybeden 17 aylık Türkan bebeğin anısına yapılan anlamı büyük sembol bir eserdir.

Her yıl 26 Aralık'ta şehit edildiği yerde anma törenleri düzenlenmekte.

1984 yılının son günlerinde dondurucu kış ortamında elinde daha 17 aylık bebeği ile mermilere siper olan bir ana.

Her canlının en değerli varlığı yavrusudur ama buna rağmen gözünden ve canından çok sakındığı evladının zarar görmesi pahasına ismini, dinini, benliğini vermemek için tereddüt etmeden meydanlara çıkan bir ana.

Bulgaristan Türkü’nün asimilasyon girişimine verdiği mücadelenin en çarpıcı örneklerindendir, Türkan bebek.

Bu olay, soydaşlarımız için dinimiz ve soyumuzun ne denli önemli olduğunun en önemli göstergelerindendir.

Bundan dolayı onun anısına düzenlenen törenler verilen mücadelenin en önemli sembollerinden biridir.

Ama bizim soydaş kitlemizi temsil ettiklerini iddia eden partinin yönetimi bu hissiyattan çok uzak oldukları ve bu anma törenlerini sadece kendi propaganda aracı olarak kullandıkları bir kez daha ortaya çıktı.

Otuz İki yıl önce Bulgaristan'daki soydaşlarımızın hak ve özgürlüklerini koruma vaadiyle kurulan parti bu anma törenlerini aslında sadece parti propagandası yapma yeri olarak gördüklerini bir defa daha gösterdiler. 

Otuziki yıldır soydaşlarımızın beklentilerini karşılamaktan uzak kalmasının ötesinde orada bizim varlığımızı yok etmek isteyenlerle adeta birlikte hareket ettiler.

Bu partinin  zihniyetinin ne olduğunun en çarpıcı örneklerinden biri, soydaşlarımızın en yoğun yaşadığı  şehrin Belediye Başkanı ulusal devlet radyosundaki:

"Bulgaristan'da Türk yoktur, Müslüman vardır" demeci sözün bittiği yerdir.

Bu yılki "Türkan çeşme" etkinliği başta olmak üzere asimilasyonu anma törenleri yapılan diğer yerlerde de bu parti yine bu platformları kendi parti propagandası yerine çevirmeye kalkıştı.

Ancak bu yaklaşımlar soydaşlarımızın arasında her geçen yıl daha büyük tepkilere sebep oldu.

Nitekim son yıllarda izledikleri politikalar sayesinde seçmenin 2/3 bu partiden geri dönmemek üzere kopmuştur.

Bu kopmalar geçici olmadığını kısa sürede peş peşe yapılan seçimlerde elde edilen sonuçlarla teyit edildi.

Bulgaristan'da son bir buçuk yılda peş peşe yapılan 4 genel seçimde bu durum tartışma götürmez şekilde kanıtlandı.

Nihayet bunun farkına varan parti üst yönetimi bu konularda bazı hamleler yapma gayretinde ancak izledikleri yol hatalı olduğunu ve bu anlayışla herhangi bir sonuç almaları mümkün olmadığını birçok defa dile getirmiştik.

Yemeli içmeli etkinlikler düzenleyerek bunu başaramayacaklarını bakalım ne zaman anlayacaklar.

Bu tür etkinlikler ancak 3-5 köfte için nereye çeksen  gidecek tipler ilgi gösterir.

Bunlar "köfteyi veren düdüğü çalar" anlayışında olan tiplerden.

Kendine saygısı olan kimse ilkelerinden ve savunduğu değerlerden hiçbir menfaat için vazgeçmez.

Bir tarafta gözünden çok sakındığı evladını gözünü kırpmadan feda etmek uğruna kimliği için meydanlara çıkan bir ana, diğer tarafta üç-beş köfte için sözde kimliğimiz için "mücadele vermiş" bir kitle.

Soydaşlarımızın arasında birlik beraberlik son derece önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

Herkes bunu ister.

Ama bu  beraberliğin nasıl sağlanabileceğini bellidir.

Parti yönetimi, oradan kopmalarına sebep olan konularda siyasi anlayışını değiştirmedikleri takdirde, bu insanlarımızın hassasiyetlerini göz önünde bulundurmadıkları sürece, bu kitlenin temsilcilerine saygı gösterip  bir araya gelerek bu konuları görüşmedikçe birlik beraberliğin sağlanması mümkün değildir.

Mevcut anlayışını devam ettirdikleri sürece bırakın birliğin sağlanmasını destek kaybetmeye devam edeceklerini hep beraber göreceğiz.

Tabi istenen şey gerçekten  birlik beraberlikse, ki o da ayrı konu.