İnferiorem complexionem, aşağılık kompleksinin Latince’si yani tıbbi ismi.

Başarı gerektiren her alanda bilgi,donanım ve yetenek kadar özgüven de en önemli unsurlardan biridir.

Bu durumun kendini en fazla belli ettiği alanlardan biri spordur.

Üst düzey başarılar elde etmek için sadece yetenek yeterli olmuyor.

Mental dayanıklılık da en az yetenek kadar önemlidir.

Bu da doğrudan özgüven ile ilgilidir.

Dünya spor tarihine baktığımızda nice umut vaad eden yetenekli gençler üst düzey sporcu olamadan yok olup gittiklerini görürüz.

Ülke olarak bizde de aynı örneklere rastlamak mümkün.

Ama sanki bizde bu durum çok daha bariz.

Yetenekli gençlerimiz ve donanımlı altyapı tesisleri bakımından ileri ülkelerden hiçbir eksiğimiz olmamasına rağmen başarı bakımından bu ülkelerden çok gerilerdeyiz.

Bunun sebebi ne?

Sebep tamamen mental.

Bu konularda daha önce de zaman zaman yazdık.

Sporda üst düzey başarılar elde edilmesi için sadece yetenek tek başına yeterli değil.

Mental yani psikolojik dayanıklılık da bir o kadar önemlidir.

Bu durumun çarpıcı örneklerini bir kez daha bu hafta sonu yaşadık.

Önce Dünya erkekler voleybol şampiyonasında çeyrek finale kalma mücadelesinde ABD'ye 3:2 kaybettik.

Tam da bu stresli hallermizden dolayı bireysel olarak daha iyi oyunculara sahip olmamıza rağmen 2:0 geriye düştük.

Artık kaybedeceğimiz bir şey olmayınca tutukluğu üzerimizden attık ve durumu kısa sürede 2:2'ye getirdik.

Karar setinde de iyi oynadık ancak maç sayıları yaklaşınca yine bildik stresli duruma girdik ve çok fazla basit hatalar yaparak elenmekten kurtulamadık.

Bu maçtan sonra Avrupa erkekler basketbol şampiyonası maçımız vardı bizden beş sınıf daha düşük seviyede Gürcistan'la ve ev sahibi olmalarına rağmen çok rahat yenebileceğimiz bir takıma mağlup olduk.

Maç iki defa uzatmaya gitti ancak sonuçta yenildik.

İlk iki maçımızı da bizden çok daha düşük kalitede olan Karadağ ve Bulgaristan'ı da zorlanarak son anda yenmeyi başardık.

Sebebi tam da bu bahsettiğimiz özgüven eksikliğidir.

Oysa takımımızda NBA başta olmak üzere dünyanın en iyi takımlarında oynayan fazlasıyla tecrübeli oyuncularımız ve takımın başında Anadolu Efes ile üst üste Eurolig şampiyonluğu yaşamış en iyi koçlardan biri var.

Bu kadar tecrübeli oyuncu ve teknik kadroya rağmen neden zorlanıyoruz?

Çünkü bu özgüven eksikliği bizim Milli takımımızın aurasında var.

Bireysel olarak bu kadar tecrübeli ve iyi oyunculara ve teknik kadroya rağmen ortaya çıkan bu sonuçlar Milli takım ile alakalıdır

Her alanda dünya çapında insanımız var.

Bilimde ,sanatta, sporda.

Bilgi, donanım, yetenekli kişi sayısı veya alt yapı tesisi bakımından, son 30 yıldan beri yapılan yatırımlarla ileri gelen ülkelerden bir farkımız yok.

O zaman aradaki farkın sebebi ne?

İnsanımızın mental statusları yetenekleri le aynı seviyelerde değil.

Bu durum da özgüvenle alakalıdır. Bir toplumun özgüveni, bireylerinin daha ilk okul yıllarından itibaren aldıkları eğitim ile ilgilidir.

Bu da meseleyi eğitim sistemimize getiriyor.

Bizim eğitim sistemi ezbercilik üzerine kurulu ve öğretim endekslidir.

Yani öğretimin ötesinde eğitim verdiği pek söylenemez.

..Ve bu durum hem devlet, hem özel okullarda aynı.

Yani çocuklarımızın karakterini ve özgüveninini geliştirmesi açısından eğitim vermiyor, ki bu durum öğretim kadar belki de daha önemlidir.

Bu özgüven eksiğimiz bizi hak ettiğimiz yerlere taşıyamıyor.

Bu konulardan sorumlu Bakanlığımızın adı Öğretim değil Eğitim Bakanlığı ama aynı zamanda eksik olan tam da eğitimin olması ayrı bir paradokstur.

Anlatmak istediğimiz ulus olarak özgüvenli olmamızın temelleri daha ilk okullardan itibaren atılması gereğidir.

Bu konularda vatan, millet, Sakarya edebiyatından çok daha fazlası verilmeli.