Bulgaristan'da önceki hafta yapılan seçimlerden de istikrar çıkmadı.

İki yılda beşinci genel seçim.

Bunun böyle olacağını 30.08.2022 tarihli "Radev'in sinsi hesapları" başlıklı köşe yazımızda paylaşmıştık.

Özetle;

02 Ekim 2022 tarihinde yapılacak seçimlerden de Hükümet kurulabilecek bir denklem çıkmayacağını, 2023'ün ilk baharında bir seçim daha yapılacağını ve oradan da benzer sonuç çıkacağını, ama bu sonuçların Başkanlık sistemini getirmek isteyen Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in  tam da istediği sonuçlar  olacağını yazmıştık.

Hem 02 Ekim , hem önceki hafta 02 Nisan'da yapılan seçimlerden aynen dediğimiz tablo çıktı.

Bu sonuçlar Bulgaristan'da Parlamenter sistemin tıkandığını da gösteriyor aynı zamanda.

Aslında Radev arzuladığı  Başkanlık sisteminde haksız da sayılmaz.

Ortaya çıkan bu siyasi tablo  Bulgaristan için en uygun sistem Başkanlık sistemi olduğunu gösteriyor zaten.

Tabi gerçek manada Başkanlık sistemi.

Modifiye Başkanlık sistemi değil.

Yasama, Yürütme, Yargı bağımsızlığı olan bir Başkanlık sistemi.

Zaten Avrupa birliği ülkesi olan Bulgaristan için farklı bir durum söz konusu  olamaz.

Neticede şu anki kilitlenmiş  parlamenter sistem ile herhangi bir  çözüm üretilmesi neredeyse imkansız.

İstikrarlı hükümet, her ne kadar arkalarındaki güçler nedeniyle karşıt  görüşlerde olsalar da ancak iki büyük siyasi güç , yani ilk iki sırada yer alan ittifaklar kendi aralarında anlaşırsa mümkün olabilir,ki hükümet kurulmasını en çok isteyen tartışmasız GERB partisidir.

Zira çok iyi biliyorlar ki her ne kadar  birinci parti çıkmış olsalar da, bunun sebebi bu seçimler için hiç olmadığı kadar fazla bütçe ayırmış olmaları, tekrarlanan seçimler erozyona uğramalarına sebep olacak.

Ama böyle bir senaryo birinci olan siyasi parti GERB değil de PP-DB ittifakı  olsaydı bir ihtimal mümkün olabilirdi.

Bunun dışında diğer partiler ile hükümet kurulsa bile böyle bir hükümet son derece kırılgan ve cılız olur ve gelecek ilk ciddi kamuoyu baskısı ile dağılır.

Burada bir de soydaşlarımızı temsil etme iddiası ile kurulan DPS var ama onlarla, daha önce dediğimiz gibi, kendi seçmenlerinin tepkisinden çekindikleri için  kimse açıktan koalisyon ortağı olmak istemez.

Sonuç olarak bu çözümsüzlük  Cumhurbaşkanı Radev'in işine geliyor.

Çünkü hükümet kurulamadığından kendisi tarafından atanmış hükümetler aracılığı ile fiilen olmasa da ülkeyi kendisi yönetiyor.

Bundan öte bu çözümsüzlük belli zamandan  beri istediği Başkanlık sistemi yolunun daha rahat açılmasını sağlayacağından bu ortam en çok kendisine yaradığı kesin.

Parlamentoya ne kadar çok parti girerse bu ortamın oluşması o kadar kolaylaşır.

Bu noktada bazı müdahaleleri de olmadı değil.

02 Ekim seçimlerinde %4 barajını aşması için bir önceki dönem kendi atadığı Hükümetin Başbakanı Stefan Yanev'in kurduğu partiye destek vermişti

Bu defa barajı aşmasına yardımcı olduğu parti İTN oldu.

Neden İTN?

Çünkü İTN'nin lideri Başkanlık sistemini savunan kişidir.

Parlamentoya girmiş bir partinin lideri olarak, her ne kadar kendisi Milletvekili olmasa da, bu konuda sesini daha fazla duyurabilecektir.

Önümüzdeki günlerde Başkanlık konusunun daha sık gündeme geldiğine ve bu yönde daha somut adımlar atıldığına şahit olacağız.

En fazla sonbaharda, yerel seçimlerle beraber, bir seçim daha yapılır ve ondan sonra sistem değişikliği ile ilgili gereği yapılmaya başlanır.