Geçtiğimiz hafta sonu Bulgaristan'da çifte seçim yapıldı. Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı. Ülkemizdeki çift pasaportlu soydaşımız da sandık  başına gitti. Ancak buradaki katılım inanılmaz yüksek olunca Bulgaristan'da bazı çevreler bu durumdan rahatsız oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı ve bu pazar yapılacak.

Ancak hafta içi, buradaki  soydaşımızın yüksek katılımına atfen, mevcut Cumhurbaşkanı Radev yanlısı aşırı milliyetçiler Bulgaristan'ın bir çok şehrinde protesto gösterileri düzenledi.

Bu gün de üç beş kendini bilmez, sınırda Bulgaristan girişinde yolu kapatmaya kalkışmış.

Dayanaktan yoksun protestolar.

Zira her Bulgaristan vatandaşının seçme ve seçilme hakkı bizzat Bulgaristan Anayasasında teminat altına alınmış ve soydaşımız da oy kullanarak verilen bu hakkını kullanmıştır.

Herkes fikrini beyan edebilir, protesto da düzenleyebilir, ama bu tür protestolar kolayca maksadını aşabilmek ile beraber tehlikeli sonuçlara da sebep olabilir.

Nitekim soydaşlarımızın oy kullanmalarına karşı ve güya ülkemiz onların içişlerine müdahale etmesine tepki olarak düzenlenen bu protestolar bir anda Türk düşmanlığı gösterilerine dönüşmüştür.

Öyle ki Elçiliğimizi adeta abluka altına alacak kadar ileri gitmişlerdir.

Hele ki "Türklere ölüm" gibi  ekstrem sloganların  atılması olayların bir anda kontrolden çıkmasına sebep olabilecek son derece tehlikeli eylemlerdir.

Bu tür eylemler soydaşımıza haklarını kullanmaktan vazgeçirecek veya geri adım attıracak eylemler değil.

Çünkü  bunlar şunu bilmiyor ki baskılara boyun eğemek soydaşımızın  genetik kodlamasında  yok.

Demir yumruk ile yönetilen totaliter rejimde baskı ve zulümlere boyun eğememiş insanımız bu tür girişimlerden mi çekinecek?

Asimilasyon girişimi  işe yaramamış, bu tür eylemler mi geri adım attıracak?

Böyle bir ortamda her zamandan çok ortak akıl ve beraberliğe ihtiyaç var.

Yapılan protestolar  boş ve nafile uğraşlar da burada asıl görev hükümet ve bundan öte devlet otoritesine düşmekte.

Bu tür aşırı milliyetçilik provokasyonlarına asla göz yummamalı ve gerekli tedbirleri almalı.

Zira böyle çıkışlar etnik gerilimi arttırmaktan başka bir işe yaramamanın ötesinde bu şekilde devam edildiği takdirde eninde sonunda bu eylemler fiziki temasa kadar gider, ki öyle bir durumda olaylar artık geri dönüşü olmayan yola girebilir.

Ve bu olduğunda olacakların önüne geçebilecek bir güç de olmaz.

Bundan dolayı oradaki ilgili kurumlar aşırı milliyetçiliğin önüne geçilmesi için tedbirler  almalı.

Yoksa bu tür aşırı milliyetçi akımlara göz yumulduğu sürece gerilim giderek artar ve çok zaman geçmeden korktukları başlarına gelebilir.

Ki zaten geçen yüzyılın başında birileri tarafından İngiltere'nin meşhur Chatham Hause’unda   demografik yapıya göre değil, siyasi çıkarlara göre çizilen Balkanlar ve Ortadoğu suni Sykes-Picot haritalarının güncelliği pamuk ipliğine bağlıdır.

Bundan dolayı herkes çok dikkatli olmalı.

Aslında oralardaki soydaşımız baş tacı edilmeli.

Soydaşımız  her zaman bulundukları ülkelerin kalkınması için son derece iyi niyetle elinden geleni yapmış ve hiç bir zaman separatist düşünce ve eylem içinde olmamıştır.

Onlara toplumun eşit bireyi gibi bakılacağına ve saygı gösterileceğine insanımıza zaman zaman düşmanlığa varan tavırlar sergilenmiş ve potansiyel bir tehlike gözüyle bakılmıştır.

Bulgaristan devleti bu örnek toplumsal barışın bozulmasına izin vermemeli.

Burada asıl görev devletin bekasını gözetenlere düşmekte.

Aşırı milliyetçi zihniyet de  bu tür eylemler sadece kendi "küplerine" zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını anlamalı artık.