Hayatın hangi alanında olursa olsun başarı için ilk şart liyakattir.

Ehliyet olmayan yerde herhangi bir başarı söz konusu olmadığı gibi donanımsız kişiler sonuçları ağır olaylara sebep olabilir.

Özellikle yaşanan ekstrem olaylarda bu durum çok daha bariz şekilde ortaya çıkar. Bunun örneklerini yaşadığımız depremlerde net olarak görüldü.

İlk müdahale etmesi gereken kurum ve kuruluşların yeterli reaksiyon veremediklerini, süreci sevk ve idare etmede son derece yetersiz kaldıklarına herkes şahit oldu. Kuruluş amacı deprem gibi doğal veya benzeri felaketlerde acil müdahalede bulunmak olan Kızılay asli görevini yapmakta yetersiz kalmasının ötesinde skandallara da imza attığı anlaşıldı.

Binlerce insan eksi yirmilere varan soğukta açıktayken çadırları depolarda tutmakla kalmamış bir de bunları para karşılığı satmış. Bu konuda Kızılay yöneticilerinin özrü kabahatlerinden büyük.

Neymiş?

Çadırları maliyetine satmışlar. Meselenin fiyat olmadığını, daha ilk andan itibaren ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerektiğinin farkında bile değil bunlar.

Kızılay'ın misyonunun ne olduğunu bile farkında olmayan yöneticileri var bu kurumun başında. Sadece Kızılay değil, başka birçok kurum ve kuruluşta aynı sıkıntıların yaşandığını gördü herkes.

Yaşanan aksaklıkların sebebi belli. İşin ehli olmayan kişilerin belli görevlerde olması. Bu deprem felaketi bunu şüphe götürmez şekilde gösterdi. Bunun sebebi tabi ki karar vericiler.

Görev başlarında kendi kontrollerinde olan, tanıdıkları, güvendikleri kişilerin olmasını isterler. Bu özelliklere en uygun kişiler de yakın ve akrabalardır. Ama liyakatten ziyade bu nepotizm boyutuna taşınırsa ortaya çıkan tablo da ancak bu olur.

Yakın ve akrabalarınızı da belli görevlere getirebilirsiniz.  Olabilir. Bundan doğal bir şey de olamaz.

Ama burada olmazsa olmaz kriter ilgili görev başına işin ehli kişinin getirilmesidir. Ve bu dönemde olduğu kadar hiçbir dönemde, en kötü koalisyon dönemlerinde bile, akraba ve yandaş suiistimali görülmemiştir.

Bütün kurum ve kuruluşlarda, belediyelerde, üniversitelerde her yerde bu tür kayırmaların olduğu anlaşılıyor. Ancak neredeyse her alanda yaşanan başarısızlıklarla bunun yansımaları da fazlasıyla hissediliyor.

Neredeyse kurum ve kuruluş yok ki aksaklık yaşanmasın. Yaşadığımız deprem felaketi bunu tartışma götürmez şekilde ortaya çıkmasına sebep oldu.

Kuruluş yıllarında iktidar bu konularda dikkatli olsa da ilerleyen zamanlarda buralara donanımsız kişilerin gelmesini göz ardı etmeye başladı. Ama iktidarın esas hatası buralarda görev yapanların yetersizlikleri ortaya çıksa bile bunlar hakkında gerekenleri yapmayıp  görevlerine devam etmelerine, hatta bazılarının terfilerine göz yummasıdır. Deprem ile beraber daha da hızlanan siyasi erozyonun asıl sebebi tam da bu liyakatsiz kadrolar olduğunu bakalım ne zaman anlayacak iktidar.

Burada iktidar ektiğini biçiyor. Yıllarca izlediği kutuplaştırma politikalarından dolayı kendini kendi seçmenine mahkum etti. Bundan dolayı  bunları görevden alma seçeneği yok.

Sonuç olarak Hadis-i şerifinde denildiği gibi

"İş ehli olmayana verildiği zaman kıyameti bekle"