Bu konularda birçok yazılar  yazıldı, biz de bu köşemizden bu sorunlara parmak bastık ama bu boğucu ekonomik kriz ile beraber insanımızın sağlık hizmetlerine karşı gözle görülür artan memnuniyetsizlik söz konusu.  

Üstelik sıkıntılar her iki tarafı da etkilemekte

Hem hastalar , hem sağlık çalışanlar tarafından memnuniyetsizlik her geçen gün daha da artmakta.

Bu durum yayınlanan OECD raporları  ile de teyit ediliyor.

OECD ülkeleri arasında kişi başına düşen yatak sayısında da,  sağlık çalışanı açısından da son sıradayız.

Son sırada olduğumuz başka bir kriter daha var.

Sağlık çalışanlarının hakedişi konusunda da son sıradayız.

Ama bu durumlara göz göre göre gelindi.

İktidarın sağlıkta devrim yapma  iddiası ile yola çıktı ancak ilerleyen zamanda ortaya çıkan sonuç devrim değil eskiyi aratır hale gelinmesi oldu.

Aslında bu durum sadece sağlıkta değil, her alanda  yaşandığını söylemeye gerek yok.

Eğitimde ilk 500 üniveriste arasında tek bir üniversitemizin kalmaması, yine OECD ülkeleri içinde son iki sıraya kadar gerilememiz bunların kanıtı.

Ekonomide G-20'nin dışına çıkmamız, tarihimizin en yüksek enflasyonunu ve geçim sıkıntısını yaşamamız diğer göstergelerdir.

Tarım ve hayvancılık başta olmak üzere gerilediğimiz diğer alanları anlatmaya  gerek bile yok.

İktidarın izlediği politikalar ile sağlık adeta paralı hale geldi.

Ödenen katkı payları ile SGK güvencesi olan birine yazılan ilaçlar birçok kez normal satış fiyatlarından daha yüksek ücret karşılığı alınmakta.

Bundan öte muayene olabilmek için aylar sonraya verilen randevular.

Muayene olmayı başaranlar bu defa özellikle görüntülü  tetkikler  yaptırmak için yine aylar sonraya sıra almaları başka bir sorun.

Bu durumda özel sağlık kuruluşlarına yönelmek zorunda kalan vatandaşımız oralarda karşılaştıkları yüksek ücretler karşısında muayenehaneleri mumla arar duruma geliyorlar, ki bunu söyleyenler bizzat insanımızın kendileri.

Eski sistemde muayene ücreti veriyorduk ama muayenemizi de oluyorduk, tahlillerimizi de  yaptırıyorduk, ilacımızı da ücretsiz alıyorduk diyorlar.

Özel hastaneler konusu ayrı bir problem.

Oralarda hem muayene, hem tahlil için talep edilen ek ücretler herkesin altından kalkamayacağı seviyelere ulaştı.

SGK anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarına ilk yıllarda ek ücretler konusunda belli sınırlamalar getirilse de zaman içinde bu durum kontrolden çıktı.

Özel sağlık kuruluşlarında da burada kusur aramamak lazım.

Onların da ek ücretler konusunda fazlasıyla haklı gerekçeleri var.

Artan personel maliyetleri,her gün artan sarf malzeme gibi zaruri ihtiyaç malzemeleri ve her şeyden öte kullanılan araç gereç ve cihazlardaki inanılmaz artışlar fiyatlara yansımakta.

Herkesin kendine göre haklı olduğu taraflar var.

Burada sorun sistemi bu hale getirenlerde.

Ama bu tepkilerin oluşmasına sebep olan iktidar ektiğini biçiyor.

Her alanda olduğu gibi sağlıkta da tamamen popülist politikalar izlemeye kalkışmasının kaçınılmaz sonucunu yaşıyor.

Ancak daha uygulamaya soktuğu ilk yıllarda iktidarı defalarca uyarmıştık bu uygulamaların kısa vadede olumlu gibi görünse de orta ve uzun vadede aleyhlerine döneceğini.

Buradan birçok defa  yazdık iktidarın sağlıkta kalite arttırma anlayışının temelden  hatalı olduğunu.

Tesislere, araca gerece yatırım yapılarak sağlıkta kalitenin artmayacağını en başından beri uyardık.

Kaliteyi arttırmanın yolu, önce personele gösterilen saygıdan, önce personele yatırım ile mümkün olabilir, bina ve cihazlara yatırımla değil,ki şimdi birileri çıkıp bu yatırımları örnek göstermeye kalkışacak.

Yeni sağlık tesisleri ihtiyaçlara binaen tarihimiz boyunca her zaman yapılmıştır. Yani bu yeni hastane ve sağlık tesisleri iktidara has bir şey değil.

Üstelik maliyetlerinin 3-5 katı üstüne de yapılmadan halkımızın hizmetlerine sunulmuşlardır.

Sağlıkta kalite olmazsa olmaz ancak kaliteli hizmet önce sağlık hizmeti sunanların huzur ve mutluğuluğundan geçer.  Denklem bu kadar basittir.

Sağlık hizmeti verenler ile sağlık hizmeti alanların arasındaki iletişimsizlik giderek arttı.

Hizmet almayı hizmetkar muamelesi yapmakla karıştırılmasına ve bundan dolayı bazen şiddet olsaylarına da  sebep oldu iktidarın bu yaklaşımı.

Sonuç olarak şu anki sağlık sistemine bakılınca  sorunların her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hal aldığını ve buralarda artık ivedilikle ciddi reorganizasyon yapılmasının zaruret olduğu anlaşılmakta.

Hasta olan ve asıl tedaviye  ihtiyacı olan sağlık sisteminin kendisidir.

Evet iktidar sağlıkta devrim yapmayı başardı ama tersten.