Yazın sıcağı yavaş yavaş serinlemeye başlarken, siyaset kulisleri ise iyide iyiye ısınıyor. Bir tarafta iktidar cephesi, diğer tarafta muhalefet olmak üzere iki tarafta erken seçim üzerinde konuşuyor. Sokaktaki vatandaşın ise ilk gündemi ise ekonomi olurken, iş dünyasının değişmez gündemi de ekonomi ve döviz fiyatlarında ki dalgalanma. Merkez Bankası’nın son faiz indiriminin ardından dolar yeniden yönünü yukarıya çevirmişken, cebimizdeki Türk Lirası’nın alım gücü ortada.

            Faiz indirimi demişken bu indirimler vatandaşın bankalardan kullandığı kredi ve kredi katlarına ters orantılı yansıyor. Bu gün bankalardaki kredi faiz oranları %3’e dayanmış vaziyette.  Kredi ile ev sahibi olmak araba sahibi olmak neredeyse hayal oldu. Buna rağmen halk geçim savaşından galip çıkmanın peşinde. Açlık ve yoksulluk sınırlarını yazmıyorum bile. O rakamlar göre ülkenin yarısında fazlası açlık sınırının altında. Neyse geçelim asıl konumuza…

            Ufukta bir erken seçim olur mu? Muhalefet olan Millet İttifakı bunu şiddetle istiyor, umut ediyor. İktidar olan Cumhur İttifakı ise seçimlerin normal zamanında olacağını açıklıyor. Zira iktidar ekonomik olarak geçilen bu zor dönemde seçime giderse kaybetme olasılığının yüksek olduğunu görebiliyor. Muhalefette vatandaşa ekonomik rahatlık vaat ederek seçimi kazanma hevesinde.  Yani iki tarafta şartlarının ne olduğunu biliyor ve seçim sonuçlarını önceden görebiliyor.

            İktidar da muhalefette yarın seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürüyor. AK Parti özellikle Cumhurbaşkanı adayını açıklaması konusunda Millet İttifakı’na baskı kurarken, Millet İttifakı da “seçim kararı al adayımızı açıklayalım” söylemleri ile hükümeti erken seçime zorluyor. İşin özeti şu an ki durumda iktidar erken seçim kararı almaz. AK Parti, ekonomik göstergeler düzelip, ibre kendine dönmedikçe seçime gitmeyecektir. Muhalefet her ne kadar erken seçime zorlasa da şimdilik ufukta görünen bir sandık yok gibi.