Uzunca bir süredir baskı altındaki Türk Lirası, çok ciddi bir değer kaybı ile 2-3 yıl gibi kısa bir sürede Dolar ve Euro’nun çok gerisinde kaldı. Özellikle geçen hafta Almanya’da gerçekleşen İş Güvenlik Fuarı’nda bulunmam nedeni ile gerçek durumu bir de çıplak gözle izleme fırsatı buldum.

Yaklaşık 27 Türk firmasının katılımcı olduğu Düsseldorf Messe’de ilk izlenim Türk Lirası’ndaki büyük değer kaybıydı. Euro’nun TL karşında yaklaşık 5 kat değerlenmesi ülke insanımızın ürün alım gücünü düşürmüştür.

Almanya’da ise değişen hiçbir şey yok, işçiler aynı maaşı almakta, elma yine 2.99 Euro, armut 3.66 Euro, ekmek kahvaltılık 0.35 sent büyük ikili ekmek dediğimiz 1.99 Euro iki yıl önce bıraktığım gibiydi.

Bu rakamları Türk Lirası’na çevirdiğimizde elma yaklaşık 13 TL, armut yaklaşık 15.50 TL, ekmek ise tekli 4 TL, ikili 8 TL’ye kahvaltılık ekmek ise 1.50 TL civarında. Çalışan maaşlarının 1500 Euro ila 2800 Euro arasında değiştiğini öğrendik, bu durumda eşler de çalışınca yaklaşık 20 bin TL gibi bir aylık elde ediliyor.

Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik uçurum 1980’li yıllardaki gibi büyük çaplı bir dengesizliği hatırlatıyor. Ülkemizdeki asgari ücretin 1400 TL yani yaklaşık 300 Euro olduğu bir dönemi yaşamaktayız.

Almanya yaklaşık 80 milyon yurttaşını deyim yerindeyse ülkesine eşitçe serpiştirmiş. Dikine değil, yatay ve dengeli bir yaşam kalitesini esas almış. Alman disiplini mimarisinden iş hayatına her alanda karşınıza çıkabilmektedir.

Dünya pazarında çok önemli markalara sahip olmalarına rağmen gelecek dönemi ekonomik açıdan endişeli görüyorlar. Özellikle ABD’nin Alman otomobil devi Volkswagen’e (halkın arabası) kestiği 25 milyar dolarlık ceza çok konuşulmaktadır.

Dünyada ekonomik gelişimin ölçüsü olan faizler ise Almanya’da en düşük dönemini yaşamakta. Bu nedenle konut kredileri 20 yıl ya da 30 yıl tercih edilerek gerçekten kira ödenir gibi karşılanmaktadır.

Ülkemizde ise durum çok tehlikeli boyutlara ulaşmış, yıllık 2.2 gibi faizlerin uygulandığını görmekteyiz. Yıl sonuna kadar ödeyeceğimiz dış borç miktarı da 200 milyar doların üstüne çıkınca ister istemez kusursuz bir fırtınanın kaçınılmaz olduğunu görmekteyiz.