İki yıl önce düşürülen Rus uçağı ile gelişen olaylar Bulgaristan’daki soydaşlarımızı bölünmeye götürmüş ve yeni bir parti kurulmasıyla sonuçlanmıştı.

Yeni partinin kurulması belki aceleye getirildi, belki daha iyi bir alt yapı ve daha seçkin kişilerle böyle bir oluşuma gidilmesi daha iyi olurdu.

Veya olmazdı… Bunlar tartışmaya açık konular.

Burada önemli olan ortaya çıkan tabloya bakmak.

Tablonun bütününe bakınca, ortaya çıkan görüntü bölünmüş bir camia.

Bu noktaya gelinmesine sebep olan olaylar zincirinden çok bundan sonra neler yapılmalı buna bakmak gerekir.

Ama çözümden önce teşhisi iyi koymak, sıkıntıları iyi tespit etmek lazım.

Geçmişten bu güne camiamızda rahatsızlık yaratan veya beklentileri olup da karşılanamayan hususları iyi tahlil etmek lazım.

Bu noktaya neden gelindiğinden çok, nasıl gelindiğini iyi anlamak lazım.

Hepsi bunlar yapılmadığından yeni kurulan parti başarılı olamamıştır.

Beklentileri, hassasiyetleri dikkate almadığı için, eski zihniyetle işleri idare etmeye çalıştığı için arzu edilen desteği bulamamıştır.

Bu duruma yeni partinin üst yönetiminde bazı kişilerin kişisel menfaatlerini buraya gönül verenlerin menfaatinden üstün tutması da ortaya çıkan başarısızlığı kaçınılmaz kılmıştır.

Başarısız sonuç alınabilir. Burada sorun yok.

Ama seçimlerden sonra öz eleştiri yapılacağına, eksikler tespit edilip düzeltme yoluna gidileceğine aynı anlayış ile devam etme niyeti sıkıntıya sebep olan durumdur.

Burada görev lidere,  Genel Başkana düşer.

Gerekli düzenlemeleri ve ayarlamaları yapması gereken kişi odur.

Yorgun olanları veya katkı yapmayan “metal yorgunu” klişeleri, hele adeta aleyhte çalışanları değiştirmesi ve yerlerine daha uygun kişileri seçmesi onun işidir.

Ama bunu yaparken olmazsa olmaz şart bunu istişare ile yapmasıdır.

Teşkilatların görüşlerini, ortak akıl ile karar alması başarı için şartın şartıdır.

Emrivaki ile dayatılan kararlar bu tür örgütler için başarısızlığın baş sebepleridir.

Bu durum her iki parti için de geçerlidir.

Artık garanti destek dönemi bitti.

Artık insanımızın sırtından nemalanma devri bitmiştir.

Aslında bu durum insanımızın lehine olmuştur.

Şimdilik Soydaşımız belki oyunu kime vereceği hususunda daha zor karar verecek, ama kime vermeyeceğini net olarak anlayacaktır.

Eski partiden 200 bin kişi oradaki yönetim anlayışından, oluşturulan oligarşik yapıdan memnun olmadıkları için bir defa daha geri gelmemek üzere kopup gitmiştir ve ileriki dönemde bu sayı daha da artacaktır.

Yeni kurulan parti de aldığı 100 bin oyun bu tepki oylarından olduğunu iyi anlamalı.

Bu desteği arttırmak istiyorsa da kendi içinde mutlaka yapısal düzenlemelere gidip, insanımızın hassasiyetlerini ve beklentilerini göz önünde bulundurmalı.

Bunun dışında Soydaşımız somut olarak kendi çıkarlarına odaklanmalı.

Detaylara kapılıp, yıllarca asıl neyin mücadelesinin verildiğini unutmamalı.

Birilerinin sefa sürme gayretlerine alet olup kısır çekişmelere girmemeli.

Israrla söylediğimiz gibi:

Ağaçlara takılmadan, asıl nihai amaca bakılmalı. Ormana bakılmalı.

Hepimiz asıl hedeflere odaklanmalıyız.

Sonuçta kişiler, örgütler ve partiler geçicidir.

Kalıcı olan bizim ortak çıkarlarımızdır.

Kalıcı olan bizleriz, çocuklarımızdır, torunlarımızdır…