Genel seçimlerde bir kez daha yenilince ana muhalefette tepkiler yükseldi ve değişim talepleri ortaya atıldı. 

Hedefe doğal olarak partinin genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu konuldu. 

Tepki koyanlar haklı ancak bu başarısızlıkta tüm muhalefet sorumlu olduğunu ve kendileri dahil herkesin değişmesi gerektiğinden kimse bahsetmiyor.

Ama bu yazımızda amacımız zaten her ortamda gündeme getirilen bu konuları anlatmak değil.

Değişim hareketinin içinde olanlar parti lideri değişince partilerinin adeta uçuşa geçecek hayallerine kapılmaları hezeyandan başka bir şey olmadığını anlatmak istiyoruz.

Bizim toplumumuzun ezici çoğunluğu muhafazakar olduğundan siyasi yelpazenin sağ tarafında yer alan partilere oy verir.

Yelpazenin sol tarafı , o da zorlamayla, en fazla seçmenin 1/3 desteğini alır.

Bundan dolayı özellikle son yıllarda iktidarın inanılmaz başarısız olmasına rağmen solu temsil eden CHP %25 bandından bir milim ileriye gidemedi.

Lider değişikliği ile patlama yaşayacaklarına inanan CHP'li değişimcilerin tezi de artık Dünyada sağ - sol kavramı kalmadığı şeklinde.

Evet bu görüş dünya geneli için doğru olabilir, ama ülkemiz gibi dindarlığın ve muhafazakarlığın yoğun yaşandığı ülkeler için bu geçerli değil.

CHP de bu konularda toplumda oluşan algıları kırabilmiş değil.

Onlar hakkında bu algı daha  partinin kuruluş yıllarında oluşmuş.

Atatürk, zamanında tekke ,cemaat, tarikat gibi yobazların her türlü faaliyet alanlarını,son derece haklı olara, yasaklamış ve 1924 yılında Diyaneti kurmuş ki dinimiz ehil ve eğitimli kişilerin kontrolünde olsun.

Çünkü yobaz zihniyetin topluma herhangi bir katkısı olmamasının ötesinde dindarlık anlamında  dine bunlar kadar zarar veren kimse de yoktur.

Gençlerimizin  dinden uzaklaşmalarının ve soğumalarının yegane sebebi tam da bu zihniyettir.

Bu zihniyet Osmanlının çöküşüne de sebep olan  önemli etkenlerden biridir.

Atatürk bunların verdikleri zararı çok iyi görebildiğinden bunların faaliyetlerini yasaklamış ama o dönemin yetkili karar vericiler  onun bu hamlesini iyi okuyamadıklarından bu yobazlarla saf,temiz dindar kesime aynı uygulamaları yapmaya  kalkışmışlar.

Laiklik adı altında yer yer adeta din düşmanlığı yapılmış.

Böyle bir  yaklaşım zaman zaman  toplumumuzun dini değerlerine  zarar verecek boyutlara ulaşmış.

Geneli muhafazakar olan toplumumuzda o dönem tek parti olan CHP'ye karşı din karşıtı bir imajın oluşmasına sebep olmuş ve bunun yansıması 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Partinin ezici zafer elde etmesi olmuş.

Bu algı günümüze kadar devam etmiş. Bu durumu da bu iktidar döneminde tekrar ortaya çıkan yobaz kesim iyi kullanıyor.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında dönemin işgüzar yöneticilerinin yaptıklarını yobazlar Atatürk'e yükleyerek her fırsatta onu din karşıtı gibi gösteriyorlar.

Oysa Atatürk dinimizi değil, bu yobazların din adı altında insanımıza dayattıklarını yasaklamış.

Burada sıkıntı o dönemki yöneticilerin Atatürk'ün yobazlara karşı takındığı tavrı topyekün dindar kesime karşı uygulamaya kalkışmalarıdır.

Burada sapla samanı iyi ayırt edemeyen bu yöneticilerin sayesinde CHP her zaman din ve muhafazakarlık karşıtı bir parti olarak anılmıştır.

Bu yobazlar da kendilerini dindarlığın timsali olarak gördüklerinden güya onlara karşı yapılanlar dinimize karşı yapılıyor gibi göstermişlerdir hep.

Bu konuda  başarılı da olmuşlardır.

Dinimizde zorlama ve dayatma yoktur.Bunların yaptıkları gibi.

Dinimizi ancak telkin ve hoşgörü ile, iyi örnek olarak sevdirebilirsiniz.

İndirildiğinden günümüze başta Peygamberimiz olmak üzere  bütün din alimleri dinimizin yayılmasını sevgi ve hoşgörü ile başarmışlardır.

Konumuza dönersek CHP %25 bandını kırması için ezici çoğunluğu muhafazakarlardan oluşan toplumumuzda kendileri hakkında oluşan algıyı kırmak zorundalar.

Yoksa değil İmamoğlu, partinin başına gökten zembille adam indirseler bu seviyeden bir milim ileriye gitme şansları yoktur.

Gidemedikleri de iktidarın inanılmaz başarısızlığına rağmen girdikleri sayısız seçimde aldıkları oy oranlarından belli.

Değişim bir heyecan getireceği kesin ama bekledikleri patlamanın gerçekleşmesi mümkün değil.Anlatmak istediğimiz bu.

Bu konuda birkaç hafta önce özellikle yazmıştık CHP'nin ihtiyacı olan değişim değil, açılım diye.

CHP bu hakikati kavrayamazsa daha çok kendini avutmaya devam eder;

"artık dünyada sağ- sol kavramı kalmadı" diye.