Önceki gün Filistinliler İsrail'e karşı belki de bugüne kadar en kapsamlı saldırısını düzenlediler.

Her iki taraftan da ölü sayıları artık binlere ulaştı.

Ancak burada şunun altını da çizmek lazım:

Ne olursa olsun savunmasız sivillere saldırmak kabul edilemez

Savaşın da bir adabı,bir şeref ve onuru olmalı.Bu her iki taraf için de geçerli

Diğer yandan yıllarca süren bu çatışmalarda haklı olan  tabi ki Filistin tarafı.

Toprakları gasp edilen, baskı ve zulüm gören Filistin halkıdır.

Her çıkan çatışmada ismi geçen ve bu çatışmalara öncülük eden Hamas.

Hamas 1987 yılında kurulan ve daha sonra partileşmeye giden bir örgüt.

Daha önce kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü ile birlikte Filistin'in özgürlüğü için mücadele veren bir örgüt.

Ancak diplomasi alanda mücadeleyi benimseyen  FKÖ'nün aksine daha çok silahlı saldırılara ağırlık verince ve özellikle sivilleri de hedef almaya başlayınca Hamas terör  örgütü ilan edildi.

Son saldırı da Hamas'ın öncülüğünde gerçekleşti.

Bir eylem yapılırken netice alınmak için yapılır.

Oysa Hamas bu tür eylemlerle netice alamadığı gibi Filistin halkına çile ızdırap ve gözyaşının yanında harap olmuş binalar ve altyapı bırakıyor.

Bundan öte İsrail'e uluslararası arenada yaptıkları için meşru gerekçe veriyor. Yani bu Hamas gibi silahlı gruplar Filistin halkına zarar ziyandan başka hiç bir katkıları yok.

Filistinliler önce bu tür örgütlere karşı İntifada başlatıp bunları aralarından temizlemeli.

Hiçbir uluslararası anlaşmaya uymayan ve her geçen gün Filistin'den daha fazla toprak koparan İsrail'in bu işgalciliğine ve zalimliğine tabi ki karşılık verilmeli. Ama şu anda yapıldığı gibi değil.

Şu aşamada silahla ve uyduruk roketlerle saldırı girişimlerinin Boğa ile Farenin arasındaki kapışmadan hiç bir farkı yoktur.

Filistinliler kendini geliştirecek.

Bilim ve teknolojide en az İsrail kadar ileri seviyelere ulaşacak.

Ancak bundan sonra onlarla çarpışmaya kalkışabilirler.

Şu an için sabırla bu anı bekleyecekler.

Nasıl ki İsrail sabırla yüzyıllarca hatta bin yıllarca hedeflerine ulaşmak için sabırla bekleyip kendilerini geliştirdilerse onlar gibi sabırla o günü bekleyecekler.

Şu an için silahlı mücadele için yeterli güçleri olmadığından İsrail'in zalimliklerini BM, İslam konferansı, AB gibi her ortamda dile getirecekler.

Oralarda İsrail'in güçlü lobileri olduğu doğrudur ama bu zalimlikleri dünya kamuoyuna duyurmak ve İsrail'e karşı tepki oluşturmak için en az onlar kadar güçlü lobiler oluşturacaklar, ama bundan öte Arap ve müslüman dünyası  ilim irfan sahibi olup ileri teknoloji ürünler üretip onlara denk güç olacaklar. Yapılması gerekenler bunlar.

Hamas gibi abuk subuk örgütler silahlı karşılık verince dünya kamuoyu önünde  Filistinlilerin haklılığı da yok oluyor.

Filistinliler kendilerine ders de çıkaracak.

Zamanında İngilizlerin aklına uyup Osmanlıyı sırtından bıçaklayan Filistin görsün bakalım uşaklığını yaptıkları İngilizler şimdi kimin yanında.

Ancak ne zaman Filistinliler ile İsrail arasında gerilim sıcak çatışmaya dönüşse bundan  karlı çıkan hep İsrail oluyor.

Filistinliler verilen yüzlerce,binlerce  ölü ve harap olmuş bina ve alt yapıları ile kalıyor ama İsrail her çatışmadan sonra daha fazla yer işgal ediyor.

Bu durumlar ortadayken bu yöntemlere başvurmak nasıl bir akıl tutulmasıdır.

Her çatışmadan İsrail kazançlı çıktığına göre acaba Hamas gibi orgütler aslında İsrail'e mi hizmet ediyor diye soru işaretleri de oluşmuyor değil.

Bu saldırıdan sonra da aynı spekülasyonlar gündeme geliyor.

Bu saldırıya İsrail bilerek mi izin verdi, aynen 11 Eylül saldırılarını ABD Irak'a girmek için bahane olsun gibi,  yoksa gerçekten sürpriz mi oldu diye değişik senaryolar üzerinde duruluyor.

En küçük bireysel saldırı hakkında bile haberi olan ve bu saldırıları bertaraf eden İsrail binlerce kişinin katıldığı ve aylarca süren eğitim sürecinden haberi olmaması mümkün olabilir mi?

Üstelik Hamas ve benzeri örgütlerde  en üst kademelere kadar sayısız ajan ve muhbiri olduğu halde, ki bunların arasında açığa çıktığı için İngiltere'ye kaçmak zorunda kalan  Filistin başkanı Mahmut Abbas'ın oğullarının birisi de olduğu göz önünde bulundurursak,  bu baskın sürpriz olabilir mi?

Hatta tam tersi:

Belki de Hamas'ın içindeki İsrail  ajanları bu saldırının yapılması için bizzat ön ayak oldu, zira birçok açıdan İsrail'in lehine olacak bu saldırı.

Bülent Arınç'ın sitemi tam da bu durumadır.

Çünkü böyle bir saldırının faydadan çok daha büyük zarara sebep olacağını ve Hamas oyuna getirildiğini çok iyi biliyor.

Birileri çıkıp, bu saldırıdan İsrail'in haberi olsa  binlerce kişinin ölümüne göz yummazdı diyebilir.

Devlet kurma bahanesi oluşturmak için II. Dünya savaşında kadın, çocuk, yaşlı demeden 6 milyon Yahudinin ölümüne ses çıkarmayanlar, hedeflerine ulaşmak için  bir kaç bin kişinin ölmesini mi göze almayacak?

Hamas'ın bu saldırısı hem iç politikada sıkışan Netanyahu hükümeti için  kurtuluş oldu, hem de Gazze Şeridini Batı Şeria'daki statüye sokmak için iyi bir fırsat.

Zira bu saldırıyı bahane ederek İsrail'e Gazze şeridine saldırma hakkı vermiş oldu. Batı Şeriya zaten, neredeyse birkaç nokta hariç, tamamen İsrail'in kontrolünde.

Şimdi Gazze Şeridini de aynı statüye sokma fırsatı geçmiş oldu ellerine.

Ama korkarız ki sadece Gazze Şeridi ile sınırılı da kalmayacak.

Öteden beri İsrail'in düşlediği "Vaadedilmiş topraklar" ülküsünü eyleme sokma fırsatı verdi bu Hamas saldırısı.

Ancak biz de son bir not düşelim ve şimdilik konuyu kapatalım.

"Herkes hesap yapar ama en sonunda her zaman İlahi gücün iradesi tecelli eder"