O topraklara ilk Yahudi yerleşimciler ayak bastıklarından itibaren Filistinliler için Pandoranın kutusu açılmış oldu.

O tarih Filistin halkı için adeta sonun başlangıcı oldu.

Aslında tarih boyunca oralar Yahudilerin de ikamet ettiği topraklar.

Ancak asıl göçler 1933 yılında Almanya'da Nazilerin iktidara gelmesi ve özellikle II. Dünya savaşı sırasında onlara karşı düşmanlığın daha da artmasıyla yaşanmıştır.

Bunun sonucu 1947 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin toprakları bölgelere bölünerek iki topluluk arasında paylaştırıldı.

İşte bu tarihten sonra önce bir avuç toprak verilen Yahudiler giderek kendi devletlerini kurmakla kalmamış her türlü uluslararası anlaşmalara aykırı olarak yayılmaya devam etmişlerdir.

Bunu da dünya çapında, özellikle söz sahibi ülkelerde, oluşturdukları güçlü lobiler sayesinde yapabildiler.

Filistin halkının ezilmesi de Arap ve Müslüman dünyasının çağın çok gerisinde kalmasından kaynaklanmakta.

Ne kadar haklı olursanız olun haklılığınız gücünüz kadardır.

Filistin'de yaşananlar aslında tüm İslam dünyasına ibret olması gereken örnektir.

Din adı altında, ki bunların empoze ettikleri dinle imanla da alakası yok, yobazların hüküm sürmesinin yansımasıdır orada yaşananlar.

Müslüman ülkeler öncelikle bu zihniyetin hükmünden kurtulacak.

Ve Kitabımızın da emrettiği gibi eğitim seviyesi yüksek, gelişen çağ ayak uyduran bireyler bu ülkelerde hüküm sürecek.

Ancak o zaman kendilerini savunmakla kalmayıp dünyaya da adalet ve hakkaniyet getirecekler.

Bu Müslümanlığı gerçek manada kavramış ve uygulayan bireyler tarafından gerçekleşecek. 

Bu işler Hamas gibi yobaz ve cahil abuk sabuk örgütler ile olacak işler değil.

Cahil çünkü son saldırılar tamamen İsrail'in istediği şekilde yapıldı ve Hamas'ı tuzağa düşürdüler.

İsrail'in öteden beri planladığı büyük hedeflerini gerçekleştirmesi için bir bahaneye ihtiyacı vardı.

O bahaneyi de Hamas vermiş oldu.

Siz bakmayın İsrailli yetkililerin bu saldırı hakkında Hükümetin eksikliği ve yetersizliği olduğu yönündeki demeçlerine.

Biz bu saldırıya bilerek ve isteyerek, kasten bu kadar sivil insanın ölmesine göz yumduk ve izin verdik diyecek halleri yok.

Konjonktür de son derece uygun.

Süper güçlerden İsrail'in karşısında, Suriye'den dolayı durabilecek güç Rusya Ancak onlar Ukrayna bataklığına sürüklendiklerinden kendi derdinde.

Arap ülkelerinden zaten hayır yok.

Kendine faydası olmayanların başkasına mı hayrı olacak?

İran faktörü de var ama ABD, nükleer silah geliştirme tesislerinden dolayı, zaten İran'ı vurmak için öteden beri fırsat kolluyor.

Geriye ülkemiz kalıyor ama burada da onlara uygun iktidar var.

Söze gelince mangalda kül bırakılmaz ama eyleme gelince zerre bir yaptırım yapılmaz.

Marmara gemisi baskını başta olmak üzere bunu defalarca gördük zaten.

Şimdi yandaşlar çıkıp;

Başka partiler iktidarda olsaydı daha mı etkili adımlar atılırdı diyecek de tabi ki çok daha etkili hamleler gelirdi.

Sebebi basit:

Güçler ayrılığı olacağından ve bağımsız stratejik kurumlardan her biri kendi işini yapacağından kararlar siyasi değil devlet kararları olurdu.

İki bin yıllık geleneği olan Devlet aklı her zaman siyaset aklından üstündür. 

Sonuç olarak İsrail'in yıllarca planladığı hamlelerinin başlangıcı Hamas'ın bu saldırısı olacak anlaşılan.

Bu durumda Büyük dünya savaşının Ortadoğu’dan başlayacağını öngören Nostradamus veya Vanga gibi kahinlerin söyledikleri gerçek mi oluyor soruları akla geliyor.

Ama asıl dinimizin İsrailoğullarının akıbeti ile ilgili söylediği şeyler var.

Asıl ona bakmak lazım.

Bilenler ne demek istediğimizi iyi bilir.

Elbet eninde sonunda zalimler yaptıklarının hesabını verecekleri günler gelecek.

Hesap verenlerin arasında yüzyıllarca Müslümanların gelişen dünyanın gerisinde kalmalarına ve bundan dolayı zulüm görmelerine sebep olan yobazların da olacağından kimsenin şüphesi olmasın.