Yerel seçimler sürecinde İYİ parti izlediği politika ile adeta bunu dedirtiyor.

Belli ki Mayıs ayında alınan  beklenmeyen sonucun travması hala atlatılabilmiş değil.

Bu sonucun sebebi tek değil ama en önemli sebep Akşener'in masadan kalkıp tekrar dönmesi oldu.

Masadan kalkmak hata ama geri dönmek çok daha vahim hataydı.

Özellikle de masayı yerden yere vurduktan sonra geri dönmesi güvenirlik sorunu oluşmasına sebep oldu seçmen nezdinde.

Madem bir defa kalkıldı, her ne kadar masaya dönmek için seçmen baskısı oluşmuş olsa da, dik durup seçmene masa ile ipleri koparmadığını sadece masadan kendi ilkeleri doğrultusunda kalkıldığı anlatılabilirdi.

İttifakın içinde olmasalar da tam bir işbirliği içinde olacaklarını anlatsaydı hem deyim yerindeyse tükürdüğünü yalamayacaktı, hem de seçmenin beklentileri doğrultusunda muhalefet ile işbirliği içinde olacaktı.

Dönmemek sadece sözünün arkasında durmak açısından katkı yapmayacaktı.

Aynı zamanda seçmenin önemli kısmının rahatsız olduğu HDP işbirliğinden de kendilerini soyutlamış olacaklardı.

Böyle bir senaryoda parti erozyona uğramadan çıkardı seçimlerden.

Mevcut siyasi ortamda, yani 50+1 sisteminde, hele ki bu kutuplaşma ortamında seçmen kitlesi iktidar yanlısı ve iktidar karşıtı olarak ikiye bölündüğü bir yerde  diğer muhalefet partileri ile işbirliği olmazsa olmazdır.

Şimdi İYİ parti yaptığı hatalardan dolayı kaybettiği büyük seçmen kitlesinin öfkesini CHP'den daha doğrusu Kılıçdaroğlu'ndan çıkarma peşine düşmüş adeta.

Kendi aday ısrarı ile bir yerde İYİ parti CHP içindeki değişimcilere de destek vermiş oluyor. CHP'de değişim olmazsa işbirliği yapmam demeye de getiriyor bu tutumu ile.

Her yerde kendi adayımızı çıkarırız ısrarı ile belediye kazanmaktan öte, ki birkaç önemsiz kasaba ve beldenin dışında böyle bir ortam yok, stratejileri adeta CHP'li adaylara kaybettirme üzerine kurulu izlenimi veriyorlar.

Burada birileri bu durumu İYİ parti pazarlık payını arttırma amaçlı yapıyor diyecek ama korkarız ki bu aşama çoktan aşıldı.

Çok fazla ısrar etti Akşener kendi adayları konusunda.

Öyle ki GİK'te bile bu yönde karar alındı.

Pazarlık niyetinde olan biri bu kadar kesin  ve katı demeçler  vermemeli ve daha dikkatli ve ılımlı konuşulmalı.

Her şeye rağmen  CHP pazarlık yapmayacak  anlamına gelmiyor.

Ama burada mesele CHP değil ki.

Mesele seçmen.

Bu kadar sert ve kesin konuşup daha sonra pazarlık masasına oturulursa seçmende yine sözünün arkasında durulmuyor algısı oluşacak ve daha da büyük güven bunalımı ortaya çıkacak.

Birkaç hafta önce yazmıştık bu anlayış devam ederse genel seçimlerde kaybedilen 7 puanın üzerine bir 7 puan kayıp daha yaşanacağını.

Sonuç olarak İYİ parti ne yapacağını bilmez bir şekilde hata üstüne hata yaparak oradan oraya savruluyor.

Ama  bir çok defa dikkat çekmiştik İYİ parti siyasi arenada varlığını devam ettirmek istiyorsa kurmay ve danışman ekibini değiştirmesi gerektiğini.

Zira atılan adımlar artık zarar verme aşamasını geçmiş parti siyaseten yok olmaya doğru hızla ilerliyor.

Bu kadar stratejik hata peş peşe nasıl yapılır anlaşılır gibi değil.

Siyasi konjonktürü okumaktan nasıl bu kadar uzak olunabilir hayret.

İddia edildiği gibi iktidar yanlısı siyaset izlenmiyorsa nasıl bu kadar amatörce kararlar alınabilir anlaşılır gibi değil.

Tek başına seçime girme konusunda sonuna kadar ısrar ederlerse iktidarla gizli işbirliği yapıyor yaftasını yiyecekleri kesin.

Öte yandan bu kadar kesin konuşmasına rağmen muhalefet ile işbirliği  kararı alırsa bu deha  sözünü yiyen olarak güven kaybı yaşayacak yine.

Masadan kalkıp bunca söylenen sözden sonra geri dönülmüş olmasının sebep olduğu güven kaybından sonra bir daha böyle bir söz yeme konusu partinin sonu anlamına gelecek.

Çok fazla hata yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.

İYİ parti stratejilerini bir an önce revize etmez, günün koşullarına ve denklemlerine uygun rasyonel politikalar izlemezse,  bırakın bir daha %10 ları görmeyi küçük marjinal  parti seviyelerine düşer.