Beklenen oldu.
Millet ittifakının adayı Kılıçdaroğlu.
Adayın belirlendiği toplantıda İYİ parti genel başkanı Akşener onun adaylığına itiraz etti.
Bunda bir sorun yok. 
Herkes fikrini beyan edebilir.
Ama masayı terk etmesi hele ki ardından basın toplantısı düzenleyip masanın diğer bileşenlerine ağır ithamlarda bulunmak siyaseten çok büyük stratejik hata olmuştu.
Esasta kendileri açısından doğru sebepler olabilir ama usul kesinlikle yanlıştı
Bu hatayı düzeltme yoluna gidilmeseydi  kendisi de partisi de zarar göreceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Sadece muhalefet cephesinden değil,kendi tabanından bile artan  tepkiler ve teşkilatlarda  istifalar  artacaktı bu tavrında ısrar edilseydi.
Olası bir başarısızlıkta da  fatura kendisine kesilecekti.
24.01.2023 tarihli  "Kılıçdaroğlu'nun ateşle oyunu"  yazımızda, aday olma ısrarı ile Kılıçdaroğlu büyük risk aldığını ve olası bir başarısızlıkta iyi anılmayacak şekilde siyasi tarihimizdeki yerini alacağını belirtmiştik. 
Şimdi  ise olası başarısızlığın faturası Akşener'e çıkacaktı.
Kaldı ki neden bu kadar şiddetli reaksyon gösterdiğini kimse anlayamadı.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı olabilirsiniz ama buna karşı sergilenen yöntem herkesin tepkisini çekmesine sebep oldu.
Bundan öte özellikle depremden sonra kurumların eksik kalmasından dolayı ortaya çıkan tablo iktidara desteği daha da azalttı ve muhalefet cephesinin daha da güçlenmesine sebep oldu.
Yani bu konjonktür Kılıçdaroğlu'nun kazanmasını da mümkün kılmıştır.
Evet en büyük desteği alabilecek aday Mansur Yavaş olabilir.
Mansur Yavaş %60, İmamoğlu %55 potansiyele sahip olabilir ama depremden sonra Kılıçdaroğlu'nun da fazlasıyla %50'nin üzerine ulaşma potansiyeli var.
Bundan dolayı Akşener'in bu çıkışı aceleci ve stratejik hata olmuştu.
Her şeyden öte böyle bir tavır vefasızlık olarak algılanacağı da ayrı bir konu.
Bu sorun hiç yaşanmayabilirdi.
Daha başında aday belirleme usul ve esasları belirlenseydi.
Anayasa düzenlemesi başta olmak üzere birçok ilke üzerinde mutabakat sağlandı. Ama en başta asıl öncelikli olan en önemli ilke belirlenmeliydi.
Adayın nasıl belirleneceği
Anket sonuçlarına göre mi, masada oylama yapılarak mı veya başka bir yöntemle mi, önce adayı belirleme ilkeleri üzerine uzlaşı sağlansaydı bunlar yaşanmayabilirdi.
Liderlik kriz yönetme sanatıdır.
Liderlik gelişmeleri öngörmek demek
Ona göre stratejiler belirleyip  her türlü gelişmeye hazır olmak demektir.
Bunlar yapılsaydı masada o tavırlara maruz kalınmazdı.
Üstelik Kılıçdaroğlu aylardan beri aday olma niyetini her ortamda beyan ettiği halde bunun sanki sürprizmiş gibi yansıtıp masadan kalkma bahanesi olarak gösterilirse bu kimsenin nezdinde inandırıcı olmaz.
Bilakiz masadan kalkma sebebi olarak öteden beri spekülasyon yapanların iddialarını güçlendirir.
Şu anki siyasi konjonktürü iyi okumak lazım.
Şu anda partilerden ziyade sadece iki seçmen vardır.
İktidar yandaşı ve iktidarın karşısında olan.
Masa kurulduğundan beri gündeme gelen masanın dağılma konusunda oradan kalkan kendini yakar dememiz bu hakikatten dolayıdır.
Yani hangi parti olursa olsun saf değiştirmeye kalkışırsa seçmen peşlerinden gitmez demek istemiştik.
Kaldı ki İYİ partinin merkez sağda daha da güçlenme fırsatı doğduğu bir ortamda krizin devam etmesi en çok tam da kendilerine zarar verecekti.
Seçimlerden sonra iktidar yanlısı seçmenin büyük çoğunluğu İYİ partiye gelir, birinci parti olarak siysetin ana aktörü olma fırsatını yakalayabilirler
Yani tarih yazmaya ramak kala bu anlayışta devam edilseydi tarih olacaklardı
İYİ partinin genel başkanı   bu tavrından vazgeçmesi gerek partisi, gerek kendisi ,gerek ülkemiz için en hayırlısı olmuştur.