Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 147. günü; yani 4 ay 25 gün...

Dört günlük Kurban Bayramı hayırlısıyla tamamladık. Malumunuz virüs sebebiyle Ramazan Bayramını ‘ev’ de kutlamıştık...

Her bayram olduğu gibi sevinenler de sevinmeyenler de oluyor.

Kimileri trafik kazalarında hayatını yitirdi, kimileri yaralı olarak kazayı atlattı.

Kimileri ilk defa babasız, anasız, evlatsız, torunsuz, dedesiz boynu bükük bir bayram geçirdi.

Kimileri mesleği gereği kimileri de yokluktan ne bayram ne de tatil yapabildi.

Eskiden bayramlarda ve tatillerde çoğunluk büyükşehirlere akın ediyordu. Artık birçok insan büyükşehirlerin gürültüsünden, hava kirliğinden, betonlaşmış ve kalabalıklarından geçici olarak kaçıyor. Daha sakin ve huzurlu yerlere sığınıyorlar. Azıcık toğrağa dokunmak ve yeşili görebilmek... Bir yudum huzur ve mutluluğu tatmak.

Dün itibariyle bayram tatilinde yaşanan trafik kazalarında onlarca insanımız hayatını yitirdi yine.

Yüzlerce insan da yaralandı. Birçok ocak söndü. Sizler de televizyonlarda izlediniz ve dinlediniz.

Bayram dönüşü dolayısıyla yollar yoğun insanlar yorgun.
Sizin ya da karşı tarafın en ufak ihmali canınıza veya malınıza mal olabilir.

Herkesin daha çok dikkatli olması gerekiyor. Gidişiniz gibi dönüşünüz de bayram olsun.
Bunun reçetesi de kurallara sımsıkı uymaktır. Uzamanların uyarılarına kulak verip tatbik etmektir.

Geç olsun ama dönüşünüz güç olmasın.

Biz kendimize düşeni ve yakışanı yapalım. Gerekli tedbirlerimizi alalım ve kurallara uyalım.
Gerisi 'takdiri ilahi' artık.

Hayırlısıyla herkes evine ve işine dönsün. Yeniden ve güç mücadelesi vereceğiz.

İşveren işverenliği, işgören de işgörenliğini yapsın...

Malum yeni tip koronavirüs birçok sektörü sekteye uğrattı.

Planlı ve dikkatli çalışarak telafi edeceğiz.

Dini ve milli bayramlar her daim bizler için önemlidir.

Bunları elimizden geldiği kadar layıkıyla yapmaya çalışıyoruz.

Bayramlar gelir geçer, bazen de bazılarını seçip delip geçer.

Bir taraftan da ekonomi durumumuz ortada.

Ülke olarak birçok yer altı ve yerüstü zenginliklere sahibiz.

Güvene, samimiyete, iletişime, adalete ve bilinçli çalışmaya ihtiyacımız var.

Makam ve hırs uğruna koltuğa yapışanlara, cilalı koltukları ile birlikte sahraya promosyonlu tek yönlü bilet almalıyız.
Siyasilerin baba gündemi ekonomi olmalı.

Eğitim, tarım, turizm ve sanayi hamlesi için yeniden bir hamle yapmalıyız.

Bunları elele vererek yapmalıyız ki işsizlik ve yoksulluk en aza insin.

Her sektörde ve kurumda adil olmalıyız, işi ehline teslim etmeliyiz.

Akıllı teknoloji ile her alanda daha verimli üretim yapmalıyız.

Çünkü rekabet ve maliyetler için teknoloji tercih değil zorunluluktur.

Tarıma gereken önemi vereceğiz ki sağlıklı beslenelim.

Ulusal ekonominin temeli tarımdır. Tarımı güçlü olanlar gücü elinde tutanlardır.

Tarım ve tekstil hiçbir zaman bitmez. Her daim değerli ve gereklidir.

Sanayi ve yatırımı cazip hale getireceğiz ki istihdam kapıları açılsın ve işsizlik en aza insin.

İşsizlik en aza inerse birçok sorun da otomatik olarak ortadan kalkmış olacaktır.

Güçlü ekonomi demek, daha güçlü daha bağımsız Türkiye demektir.

Geçmişten ders çıkararak geleceğe daha güvenli adımlarala yürüyeceğiz.

‘Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız'