Bu zamanda gökyüzüne bakıyoruz kireç tozları, iyonosfere bakır tozları atılarak gökyüzümüzle oynamaya çalışıyorlar. Yeryüzüne baktığımız zaman yeryüzünü değiştirmeye çalışıyorlar. İnsanlar sigara, GDO’lu yiyeceklerle hasta oluyor bozuluyor. İnsan hasta olup organları bozulunca ilaç veriliyor. İnsanoğlu önce var olanı bozuyor arkasından güzellikler sunmaya başlıyor. Sloganı ise çok dikkat çekici ve basit ‘insanı kurtaracağız, doğayı kurtaracağız, küresel ısınmadan dünyayı kurtaracağız’! Kim bozdu bunları? İnsanoğlunun izniyle oluyor bunlar. Bunları yaparken de düzeltirken de arkasına bilimi koyuyorlar. Nano teknolojiler, transhümanizm, saybörkler, yapay zeka ile tabiatın, kainatın yaradılışına ne kadar aykırı şey varsa onu dahil etmeye çalışıp geleceğimiz tehlike altına atılıyor. Kısaca düzeni bozan sistem var bunun arkasında da eski adıyla deccali sistem yeni adıyla şeytani sistem var. Küresel sermaye var. Bu sistemi uygulamaya çalışanlar yani kendilerini dünyanın üst aklı yerine koyan aç gözlü doymayan para baronları… Bunların tek bir niyeti var. Tek bir sistem, tek bir Din, tek bir dünya sistemi, insanların çiplendiği yani dijital kimliklerinin oluştuğu ve yapay zeka sistemi altında insanın kontrol altına alındığı bir geleceğe doğru dünyayı götürmek… Dinleri bitirmek ve yeni bir Din oluşturmak. Bu yeni Din yapay zeka kontrolünde olacak ama nasıl olacak henüz bilinmiyor. Transhumanizm bunun lokomotifi oluyor. Gökyüzünde iyonosferde oynamalar yapılıyor. Vücudumuzda değişiklikler olacak ama bunun arkasında ise hep teknoloji yani bilim var. Peki bu Bilim bugün kimlerin elinde? Bilimi kim elinde tutarsa dünya ya o sahip olacak. Transhumanistler; biz sizi öldürmeyeceğiz, ölümsüz olacaksınız, bunu başaracağız. Gerekirse hafızanızı bir yere kaydedeceğiz, organlarınızı değiştireceğiz, bilgisayarla bağlantınızı kuracağız hatta telepati yoluyla diğer insanlarla konuşturacağız gibi gibi…

Bunlara dur denmeyecek mi? Zaten pandemi sonrası hepimiz bir dijital kimlik sahibi olmaya başladı. İnsanlarımızın kafası karışık. İnsanların geleceği şimdiye kadar hep ilahiyatın konusu olmuş. Peki bu dönem de susmak mı lazım yoksa susmaktan daha değerli sözler mi söylemek lazım. İslam dünyasındaki 80 bin Hristiyanlıkta 40 bin civarı cemaat var. Farklı dinler, kişilere göre dinler yaratılıyor ve sonuçta şeytani anlayıştakiler planlarını rahatça uygulamaya usanmadan devam ediyorlar. Peki bizler ne yapıyoruz?