Bugünlerde inanılmaz sıkıldığınızı hisseder gibiyim...

Ben iliklerime kadar bunu yaşıyorum... İnsanlar burnundan soluyor.

Bu küresel salgın insanda psikoloji falan bırakmadı.

Kerameti kendinden menkül, toplasan hepsi bir gram etmeyen virüsün yaptıkları ne canda can bıraktı ne de ekonomi de parasal güç.

Her dönemin fırsatçıları tabi ki bu dönemde de kendini gösterecek kadar şereflerinin kilo bedelini ortaya koyuyorlar. İnsanların mutsuzluk, işsizlik, parasızlık, sokağa bile çıkıp oynayamayan çocuklar faşist bir zihniyetle birilerine mutluluk olabiliyor ya ben ona yanıyorum...

Bunca hengame arasında TBMM'deki bir milletvekilimizin hazırladığı “Suçlar Ülkesi Türkiye” raporunda, ateşli silahlara ve bıçaklara erişimin giderek kolaylaşmasıyla birlikte ülke genelinde artan şiddet olaylarının geldiği boyutu gözler önüne seriliyor.

Ülkemizde ortalama saatte bir kişinin cinayetten hapse girdiğini gözlerimiz fal taşı gibi açılarak öğrenmiyoruz maalesef gayet kanıksıyoruz bu olayı.

Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı son verilere göre de; 2018 yılında 9 bin 332 kişi cinayet işlerken 2009 yılına göre cinayet işleyenlerin sayısı yüzde 516 oranında arttı.

2018 yılında ateşli silahlar ve bıçaklarla işlenen suçlara karışan 6 bin 280 kişi cezaevine girdi.

Raporun özetinde, bozulan toplumsal yapı sebebiyle cinayet işleyen insan sayısının artışına vurgu yapılıyor.

Silah kullanımı, uyuşturucu kullanımı ve bunlara bağlı olaylarla ilgili suç kullanımda bir iftihar vesilemiz vardı...

Toplum biraz bozuldu ama biz daha ahlaki değerlerimizi kaybetmedik diyebiliyorduk. Maalesef artık o günler de geri de kaldı.

Bir kötü gelişmede artık evlerin silah deposu ve cephanelik haline gelmesi. Ya meskenlerimizin uyuşturucu tarlası haline dönmesine ne demeli.

Yeni Sevgili okur, Müslümanlığın, Türklüğün değerleriyle zıt bir dünya var karşımızda...

Hani derler ya bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.

Allah şu korona belasını bize ibretlik bir ders eylesin diyeceğim ama ders almaya niyeti olmayan o kadar çok insan yığını var ki...

Bu kelimeyi kullandığım için kimse kusura bakmasın.

Korona hastalarının nefessiz hallerini her gün TV'ler gazetedeler tek tek aktarırken maskeyi beğenmeyenler yine ağır konuşacağım; ölmeyi hak edenlerdir.

Önce tedbir sonra tevekkül şiarına uymayanların bu insanlığa kul hakkı borcu vardır.

Vesselam.